Biyolojik Çeşitlilik Turizmi

Turizm Çeşitleri

Biyoçeşitlilik, ekolojiyle ilgili bir terimdir. Teknik olarak, her ölçekte yeryüzünde yaşayan canlı organizmaların çeşitliliğini ifade eder. Genellikle üç başlık altında ele alınır: Gen çeşitliği, tür çeşitliği, ekosistem (habitat) çeşitliği.

Genetik çeşitlilik, türler içindeki genetik kompozisyonlarda görülen çeşitliliği yani varyasyonları; tür çeşitliliği, belirli bir yaşam ortamındaki canlıların, tek tek türlerin çeşitliliğini, zenginliğini, göreli bolluğunu (sayısını); ekosistem çeşitliliği; zengin tür topluluklarının bir araya gelmesini, aralarındaki ilişkileri, çevresel şartlara bağlı olarak karmaşık ve her biri diğerinden farklı yapılarla ekosistemlerin çeşitliliğini ifade eder.

Günümüzde biyolojik çeşitliliğin bazı bileşenleri, turizm alanında ilgi çeken önemli cazibe unsurları ve odak noktası olmaktadır. Dünyanın pek çok yerinde turistler; yağmur ormanlarını, soğanlı-yumrulu bitkileri, kuşları, balıkları, mercanları ve diğer birçok türü görmek için seyahat etmektedir. Bu alanlara turistleri çeken en önemli unsur, türlerin çeşitliliği yani tür zenginliğidir. Bu konunun kitlesel boyut kazanmasından sonra, biyolojik zenginlikleri yerinde gözlemlemek amacıyla seyahat isteği sürekli artış gösterdi. Günümüzde dünya turizm sektörünün, en hızlı büyüyen alt bileşeni olarak kabul edilmektedir.

Bu alanda en iyi bilinen biyolojik cazibe merkezleri Afrika kıtasında toplanmıştır. Bu kıtada değer oluşturan, büyük memeli türlerin başlıca örnekleri şunlardır: Afrika mandası (Synceferus caffer), Afrika leoparı (Panthera pardus), Aslan (Panthera leo), Afrika fili (Loxodonta africana), Kara gergedan (Diceros bicornis). Afrika’nın ardından, Kutup ayısı'na (Ursus maritimus) ev sahipliği yapan Alaska ve Balina'larının (Cetacea) barındığı okyanus kıyıları hatırlanabilir.

Türkiye’de Adi Deniz Kaplumbağasının (Caretta caretta) yumurtlama alanı olan Dalyan’daki İztuzu Plajı’nda; kaplumbağaların yumurtadan çıkışı ve denize yaptıkları yolculuğu izlemek için düzenlenen seyahatler de bu kapsamda ele alınabilir. Tür zenginliği yanında genetik düzeydeki çeşitlilik de turizm hareketliliğinde önemli rol oynar. Örneğin, çiçeklerinin dikkat çekici renkleri ve formları ile soğanlı bitkiler (geofitler), bu konudaki cazip unsurlar arasında sayılabilir. Türkiye’de, konuya ilişkin önemli örneklerden biri Muş ovasında görülür. Burada geniş bir sahada yetişen, endemik lâle (Tulipa Sintenisii Baker) türü, sergilediği farklı renk tonlarıyla ziyaretçilere görsel şölen sunmaktadır. Bitkinin bu özelliği, tür içinde genetik düzeydeki farklılıkların morfolojiye yansımadır.

Belirli ekolojik bütünlüğü olan bir alanda ne kadar çok çeşitli habitat bulunursa, orada yaşayan canlı sayısı da o oranda çeşitlilik gösterir. Ekosistem düzeyinde bitki örtüsünde görülen çeşitlilik ve alansal büyüklük, doğal manzaranın çekiciliğini artırır. Bu açıdan habitatlardaki çeşitlilik, doğal alanların fark edilmesi, seyretme imkânının koşulları ve jeomorfolojik özellikler kadar, bitki örtüsünün zenginliğine de bağlıdır.

Biyoçeşitliliğin birçok bileşeni, turizm pazarlama alanında gittikçe daha fazla yer almaktadır. Bazı ülkelerde, tehlike altındaki türler ile bozulmamış ekosistemler ve buralardaki bitki - hayvan toplulukları, turizm pazarlamasında önemli unsurlar olarak kullanmaktadır.

Anadolu’da, bu anlamda zengin biyoçeşitliliğiyle dikkati çeken turizm odak bölgeleri bulunmaktadır. Bunlardan, zengin florasının yanı sıra sık ormanları ve buzul gölleri ile Artvin Kaçkar Dağları çarpıcı bir örnektir. Benzer şekilde, zengin biyoçeşitlilik ortamında, yeşil ile mavinin buluştuğu Muğla çevresi ve Kelebekler Vadisi önem kazanır.

Yaygın bilinen popüler unsurların yanı sıra; ekosistemin korunmasında hayati rol oynayan böcekler, solucanlar, dikkat çekmeyen bitkiler, mantarlar, küçük memeliler gibi, ilk bakışta dikkat çekmeyen ve ilginç bulunmayan biyoçeşitlilik bileşenleri de özel topluluklara yönelik düzenlenecek programların cazip konuları olabilir.

Yaban hayatı ve biyoçeşitlilik ortamlarında gerçekleştirilen turizm faaliyetlerinin artması, zamanla biyolojik çeşitliliği barındıran doğal alanlar ve ekosistem için tehdit unsuru haline dönüşmektedir. Biyoçeşitliliğin korunması ve geliştirilmesi, ekoloji açısından olduğu kadar, turizm açısından da önemlidir. Bu nedenle, doğayı koruma faaliyetlerinde sağlanacak başarı ve kazanımlarda, her iki alanda sürdürülecek işbirliğinin önemli payı olacaktır.

Yararlanılan Kaynaklar

Tapper R. (2007). User’s Manual on the CBD Guidelines on Biodiversity and Tourism Development. Montreal: Secretariat of the Convention on Biological Diversity; Tapper R. (2010). Tourism and Biodiversity/ Achieving Common Goals Towards Sustainability. Madrid; World Tourism Organization.