Anineta Antik Kenti

Doğal ve Kültürel Miras Antik Kent

Aydın'ın Nazilli ilçesine bağlı Kestel Mahallesinin Böğrüdelik mevkiinde yer alan Anineta Antik Kenti, Maiandros Vadisi’nin kuzey tarafında, Mesogis’in (Aydın Dağları) güney yamaçlarında, ovaya yakın bir yerdedir. Anineta’nın konumlandığı yerin topoğrafyası incelendiğinde kentin, çevreye hakim bir tepe üzerinde ve bu tepenin yamaçlarına kurulduğu görülür. Yerleşimin doğusu oldukça yüksek bir dağ olan Kara Dağ ile çevrilidir. Kentin güneyi Maiandros Ovası’na bakarken, batısı ve kuzeyi Maiandros’un kollarından birisi olan Kestel Deresi’nin aktığı vadiye bakar. Kent oldukça stratejik bir noktada yer alır. Maiandros Ovası’ndan kuzeye doğru uzanan Kestel Vadisi Lydia Bölgesi’ne geçişi sağlayan önemli güzergahlardan biridir. Anineta da tam bu Kestel Vadisi’nin Maiandros Ovası’na açıldığı yerin doğusunda yüksek bir tepe düzlüğü üzerindedir. Maiandros Ovası’ndan kuzeye geçişi sağlayan bu vadinin girişini tutan yerleşim, bu vazgeçilmez konumundan dolayı günümüze kadar kesintisiz bir şekilde iskan görmüştür. Bir zamanlar Anineta kenti varken, şimdilerde Kestel Mahallesi vadi girişindeki yerleşimdir. Nitekim günümüzdeki yerleşim “Kale” anlamına gelen “Kestel” adını olasılıkla Anineta’daki Orta Çağ Kalesi’nden almıştır. 

Antik dönem yazarlarının pek bahsetmediği Anineta’nın, Hellenistik ve Roma dönemlerinde sikke bastığı, dolayısıyla, sikke basacak statüde bir kent olduğu bilinmektedir. Anineta’nın Ortaçağ tarihi hakkındaki bilgilerimiz ise Bizans kaynaklarına dayanmakta, Bizanslı coğrafyacı Hierokles’in Asia kentlerini saydığı listede kentin adı geçmektedir. Hristiyanlık ile birlikte Anineta kenti tarih sahnesinde kendine yer edinmeye devam etmiştir. Ortaçağ'da bir piskoposluk merkezi haline gelmiş, konsil listelerinde adı geçen yerlerden birisi olmuştur. MS 431 yılındaki I. Ephesos Konsili’nde Anineta Kilisesi’ni Piskopos Theodoros temsil ederken, MS 451 tarihli Khalkedon Konsili’nde Anineta temsilcisi olarak Piskopos Mamas’ın adı geçmektedir.

Avrupalı gezginler ve araştırmacılar XIX yüzyılda Anineta’ya ilgi göstermeye başlamış, Texier, Cramer ve Smith gibi bazı araştırmacılar Anineta’dan “Aninetum” şeklinde bahsedip, yerinin bilinmediğini ifade ederler. XIX yüzyıl. sonunda bölgeye gelen Paton ise Anineta’yı doğru şekilde lokalize eden ilk kişidir. Kuyucak’tan Mesogis (Aydın Dağları) yamaçlarına doğru yaklaşık bir saat on beş dakika gittiğini, karşısına çıkan antik yerleşimi gezdiğini, kalıntıların olduğu alanda küçük bir köy olduğunu aktarır. Köyün camisinde kireçtaşı bloklar üzerine yazılmış üç parça yazıt gördüğünü, bu yazıtta kentin isminin geçtiğini ve bu antik yerleşimin Anineta kenti olduğunu belirtir. Daha sonra, Fransız araştırmacı Robert, 1947 yılında Anineta’yı gezip, fotoğraflar çekerek daha detaylı incelemiş ve bilim dünyasına tanıtmıştır.

Günümüzde herhangi bir arkeolojik çalışmanın yapılmadığı Anineta kenti arkeolojik sit alanı ilan edilip koruma altına alınmıştır. Böğrüdelik mevkisindeki kent gezildiğinde, Roma Dönemi'ne ait tonozlu mekanlar, mozaik parçaları, mezarlar ile Ortaçağ Kalesi’nin kalıntıları görülebilir. 

Anineta Antik Kenti’ni özel kılan durum kentin ismi ve kökenidir. Kentin adının Asur Devleti’nin mitolojik kralı Ninos’tan geldiği bilinmektedir. Anineta’ya komşu olan Aphrodisias’ın eski adı Ninoe’dir ve bu isim de kral Ninos ile ilişkilidir. Efsanevi-mitolojik kral Ninos’un büyük bir savaşçı olduğuna, Asur Devleti’nin başkenti Ninova’yı kurduğuna ve ismini verdiğine inanılır. Ortak bir mitolojik isim kökenine sahip olan üç kent; Anineta, Ninoe ve Ninova bu yönüyle birbiriyle ilişki içindedir. Eski Aphrodisias’ı yani Ninoe’yi kuranların Mezopotamya bağlantılı olduğu, Aphrodisias’a komşu Anineta’nın da benzer şekilde kurulduğu düşünülmektedir. Kökeni Mezopotamya mitlerine kadar uzanan ve derin mitolojik izler taşıyan Anineta, günümüzde doğal dokusunu korumuş bakir bir yer, mistik bir kenttir.

Yararlanılan Kaynaklar

Akkurnaz, S. (2021). Anineta Antik Kenti, Nazilli ve Çevresinin Arkeolojik Zenginlikleri, İçinde; S. Akkurnaz ve Y. Çorbacıoğlu (Editörler). İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları, ss. 91-120; Akkurnaz, S. ve Çorbacıoğlu, Y. (2021). Aydın’daki Antik Yerleşimler, Nazilli ve Çevresinin Arkeolojik Zenginlikleri, İçinde; S. Akkurnaz ve Y. Çorbacıoğlu (Editörler). İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları, ss. 9-54; Akkurnaz S. (2022). Nazilli’nin Antik Kentleri ve Bölgenin Kültürel Önemi, Kurtuluşunun 100. Yılında Geçmişten Geleceğe Nazilli, İçinde;. Akkurnaz, T. E. Sepetçioğlu ve A. Özver, Ankara: Akademisyen Yayınevi, ss. 47-64.