Zengibar Kalesi / Isaura Araştırmaları

Doğal ve Kültürel Miras Sit Alanı Arkeolojik Sit Alanı Kale

Zengibar Kalesi ya da asıl adıyla Isaura (Nova) kenti, Konya’nın güney doğusunda yer alan Bozkır ilçesindeki Asar Tepesi üzerine kurulan bir kale yerleşimidir. Burası tam olarak ilçenin (Bozkır) 19 kilometre doğusunda, Orta ve Batı Toros Dağları’nın birleştiği bir noktada, dağ sırasının İç Anadolu’ya bakan kuzey kesiminin son sırasının gerisinde, 1.850 metre yüksekte yer almaktadır. Zengibar Kalesi/Isaura, modern Işıklar, Yazdamı, Ulupınar ve Hacılar Köyü arasında kalan Kiremitli Tepe, Asar Tepe ve Kızıldağ olarak adlandırılan tepe sırasının ortasında çevresine hâkim bir noktaya kuruludur.

Kenti ziyaret eden yerli ve yabancı seyyahlar ile bugün Asar Tepe’de yaşayan yerli halk burası için Zengibar ismini kullanmaktadır. Ancak kale yerleşimi için kullanılan Zengibar adının tam olarak nereden geldiği bilinmemektedir. Aynı isime sahip Anadolu’da üç farklı kale yerleşimi (Kayseri’nin Yeşilhisar ilçesi, Malatya’nın Darende ilçesi ve Isparta’nın Şarkikaraağaç ilçesi) daha bulunmaktadır. Zengibar Kalesi/Isaura’nın diğerleri ile ortak yanı hepsinin stratejik öneme sahip birer kale yerleşimi olmasıdır. Ayrıca bu yerleşimlerin tamamı Ortaçağ sonrasında önemli kervan yollarının rotaları üzerinde yer almıştır. Bu nedenle yerleşim için kullanılan Zengibar adını Ortaçağ’dan sonra almış olabileceği düşünülse de tam olarak kesin bir yargıya varmak mümkün değildir.

Zengibar Kalesi/Isaura ile ilgili diğer bir problem ise kentin lokasyonudur. Isaura ile ilgili önemli bilgiler veren antik yazar Strabon, iki farklı Isaura’dan bahsetmiştir. Bunlar Isaura Vetus (Eski Isaura) ve Isaura Nova’dır (Yeni Isaura). Bölgede araştırma yapan Hamilton, Zengibar Kalesi ve Asarlık Tepesi’nin bulunduğu sahaya Isaura Vetus/Palaea demiştir. Sterrett, Isaura Nova olarak Dinorma’yı göstermektedir. Ramsay, Isaura Nova’nın bugünkü Bozkır olduğunu söylemiştir. Ruge, Isaura Nova’nın Çumra yakınlarındaki Dorla’da (Aydoğmuş) olduğunu söylemiştir. French, Isaura Vetus’u Bozkır ilçesinin Sorkun ve Karacahisar Köylerine, Isaura Nova’yı ise bugünkü Zengibar Kalesi’nde göstermiştir. Bununla birlikte arkeolojik araştırmalar sayesinde ulaşılan son tespitler ise Bozkır İlçe merkezinin Isaura Vetus, Zengibar Kalesi kalıntılarının olduğu sahasının ise Isaura Nova olduğu yönündedir.

Zengibar Kalesi/Isaura çevresine hâkim yüksek bir nokta üzerine kuruludur. Antik kentin bünyesinde bulunan pek çok kamu, dini ve sivil yapı Asar Tepesi etrafında yoğunlaşmaktadır. Asar Tepesi’nin etrafı topografik yapıya uygun şekilde surlarla çevrilidir. Surlar çok sayıda kule ile desteklenmiştir. Kente giriş-çıkış, güneyde ve batıda bulunan iki kapıdan sağlanmaktadır. Hem surların içerisinde hem de dışarısında (bugün dahi kullanılan) 11 sarnıç bulunmaktadır. Yerleşimin etrafındaki yamaç ve düzlükler tarım için elverişli verimli topraklara sahiptir. Zengibar Kalesi/Isaura, Via Sebaste’nin kolları başta olmak üzere İç Anadolu ve Akdeniz kıyılarına uzanan ana ve tali yollarla önemli bağlantılara sahiptir. Orta ve Batı Toros Dağları’nın birleştiği, Torosların İç Anadolu’ya bakan kuzey kesimlerindeki en son sıra dağlarının da gerisinde bulunması nedeniyle Zengibar Kalesi/Isaura Lycaonia, Isauria, Pamphylia ve Pisidia Bölgeleri’nin arasındaki geçitleri kontrol eden stratejik bir konuma sahiptir. Bu yol ağları arasında en önemli olanı İç Anadolu’yu Bozkır üzerinden Akdeniz kıyılarına bağlayan Alacabel Geçidi’dir. Alacabel Geçidi, Zengibar Kalesi/Isaura’nın önemini arttırmıştır. Bu yüzden Büyük İskender’in generallerinden Perdikkas, Romalı komutan Servilius Vatia (Isauricus) ve Galatia Kralı Amyntas Zengibar Kalesi/Isaura’yı ele geçirerek bölgeyi kontrol altında tutmak istemiştir. Bu nedenle burayı ele geçirmek isteyen bu siyasi otoriteler kenti almak için Isauralılarla ciddi mücadelelere girişmiş ve fetihlerinden sonra kenti özellikle mimari açıdan ihya etmişlerdir.

Zengibar Kalesi/Isaura’nın yer aldığı Toros Dağları’nın kuzey kesimleri MÖ üçüncü bin yılda Luwiler tarafından iskân gördü. MÖ ikinci bin yılda Mısır kaynaklarında Keftiu şeklinde geçen coğrafyanın Dağlık Kilikia ve Isauria Bölgeleri için kullanıldığı önerilmektedir. Hitit İmparatorluğu döneminde kentin bulunduğu yer, Aşağı Ülke olarak adlandırılan bölgenin sınırları içerisindeki Tarhundaşşa/Hulaia Nehri Ülkesi olarak adlandırılmıştır. MÖ birinci bin yılda ise Zengibar Kalesi/Isaura’yı da içinde alan Isauria bölgesi Hilakku adıyla anılmıştır. Isauria bölgesi, Frig ve Assur Devletleri arasındaki çekişmelere sahne olmuştur. Bu dönemde bölgede Frig kültürü etkileri daha yoğun görülmektedir. Bu nedenle bölgenin daha çok Frigyönetim sahasında kalmış olabileceği düşünülmektedir. MÖ 546-334 yılları arasında Zengibar Kalesi/Isaura da diğer pek çok Anadolu kenti gibi Pers İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiştir.

Antik yazar Diodoros, Hellenistik dönemde (MÖ 323-31) Zengibar Kalesi/Isaura ve burada yaşayan yerli kavim ile ilgili önemli bilgiler vermiştir. Diodoros eserinde Isaura adını ilk kez kullanmış ve kenti Pisidia bölgesinde göstermiştir. Burada yaşayan Isauralılar, Balakros ve Perdikkas’a karşı ciddi şekilde mücadele etmişler, fakat yaptıkları savaşları kaybetmişlerdir. Diodoros, Isauralıların özellikle Perdikkas’a ve güçlü ordularına karşı cesurca savaştıklarını vurgulamıştır. Bu savaşlarda verilen ciddi mücadelenin yanı sıra dikkat çeken diğer önemli bir nokta Isauralıların özgürlüklerine verdikleri önemdir. Düşman ordularına daha fazla dayanamayacaklarını anlayan Isauralılar, teslim olmak yerine kendilerini ateşe atarak intihar etmeyi tercih etmişlerdir. Bu durum bölgede yaşayan diğer savaşçı kavim olan Homonadlar için de geçerlidir. Buradan hareketle bölgede yaşayan yerli kavimlerin özgürlüklerine ne kadar düşkün olduklarını anlamak mümkündür. Kappadokia Kralı V. Ariarathes (MÖ 163-130) yönetiminin son yıllarında kentin hâkimi olmuştur. Hellenistik dönemin başlangıcından MÖ 133 yılına kadar savaşlar ve siyasi çekişmeler nedeniyle bölge dolayısıyla kent siyasi istikrardan uzak bir çizgi çizmiştir. MÖ 133’ten sonra ise kent Roma’nın kontrolüne geçmiştir.

MÖ 102 yılında Roma, Isaura bölgesini de içine alan Doğu Akdeniz Havzası’nda Kilikia eyaletini kurmuş ve bölgeyi korsanlardan temizlemiştir. MÖ 79 yılında konsül seçilen Puplius Servilius Vatia, korsanlarla mücadele için gönderilen orduların komutanlığına atanmıştır. P.S. Vatia, bölgede elde ettiği başarıları sebebiyle Isauricus unvanı aldı. Zengibar Kalesi/Isaura MÖ 39 yılında Lykaonia bölgesine, MÖ 36 yılında Olba Krallığı’na ve MÖ 31 yılında gerçekleşen Aktium Savaşı’ndan sonra (Augustus’un müttefiki olarak savaşa giren) Amyntas’ın yönetim alanına verildi. MÖ 25 yılında Amyntas’ın ölümü üzerine kent, bölge ve Dağlık Kilika, Kappadokia Kralı I. Arkhelaos’un yönetimine bırakıldı. İmparatorluğun Romalılaştırma politikası gereğince bölgede Lystra adında bir koloni kurulmuştur. MÖ 6 yılında Via Sebaste’nin inşası başladı. MS 37 yılında Zengibar Kalesi/Isaura ve diğer Isauria bölgesi kentleri İmparator Caligula tarafından Kommagene Kralı VI. Antiochos’a verildi. MS 74 yılında kent ve bölge Kilikia Valiliği’ne bağlandı. MS 117-211 yıllarında ise kent tamamen Kilikia’nın yönetimine bırakılmıştır. Bu dönem kent için oldukça önemlidir. Bugün kent içerisinde ve çevresinde bulunan pek çok Roma yapısı bu döneme aittir. Özellikle İmparator Hadrianus (MS 117-138) ve Septimius Severus (MS 193-211) dönemlerinde Zengibar Kalesi/Isaura’da Zafer Takları başta olmak üzere önemli yapılar inşa edilmiştir.

Zengibar Kalesi/Isaura MS 395 yılında Roma’nın ikiye bölünmesinin ardından Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu sınırları içerisinde varlığını sürdürmüştür. MS 474 yılında Doğu Roma tahtına Isauralı Zenon geçti ve MS 491 yılına kadar imparatorluğu yönetmiştir. İmparator Zenon döneminde kentte imar hareketliliği arttı. MS VIII. yüzyılın ilk yarısında Doğu Roma (Bizans) yine Isauralı bir imparator olan III. Leon (MS 717-741) tarafından yönetilmiştir. III. Leon, imparatorluk sınırları içerisinde bulunan ikona ve tasvirleri kırdırmıştır. Bu sert uygulamalar sırasında imparator, Isauralı askerlerden faydalanmıştır.

Zengibar Kalesi/Isaura 1097 yılında Türk akınları sayesinde Türk beylik ve devletlerin egemenliğine girmiştir. İlk olarak Anadolu Selçuklu Devleti’nin egemenliğine girmiş ve başkent Konya’dan yönetilmiştir. Devam eden süreçte kent uzun yıllar Karaman Beyliği’nin ve daha sonra da Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetimine girmiştir.

Zengibar Kalesi/Isaura’nın bilimsel keşfi 1837 yılında W. J. Hamilton tarafından yapılmıştır. Bu keşif sırasında eski Yunanca yazıtlar tespit edilmiş ve bu yazıtlardan kentin adının Isaura olduğu anlaşılmıştır. D. E. Davis 1879 yılında Zengibar Kalesi/Isaura’nın planını çkarmış, topografisi ve epigrafisi üzerine çalışmalar gerçekleştirmiştir. 1889 yılında kentteki epigrafik veriler üzerine J. R. S. Sterrett önemli çalışmalar yapmıştır. H. Swoboda ve J. Kiel, Zengibar Kalesi/Isaura ve çevresinde yeni epigrafik yayımlar yaptı. 1935 yılında kentin mimari eserlerinin üzerine F. Knoll yayım yaptı. 2010-2020 yılları arasında ise Zengibar Kalesi/Isaura ve çevresinde Doç. Dr. Osman Doğanay başkanlığında yüzey araştırması yapılmıştır. Bu çalışmalar sayesinde yeni tespit edilen yazıtlar, seramikler ve kentin nekropolü ile ilgili önemli yayımlar yapılmıştır.

Özgürlüklerine düşkünlükleriyle bilinen Isauralılar tarafından iskân gören Zengibar Kalesi/Isaura, hem Isauria hem de Lykonia Bölgeleri’nin en önemli kenti olmuştur. Korunaklı yüksek bir kale yerleşimi olan Zengibar Kalesi/Isaura stratejik açıdan sahip olduğu özelliklerden dolayı bölgeyi yönetmek isteyen siyasi otoriteler tarafından fethi elzem olarak görülmüştür. Özellikle Roma ve Doğu Roma (Bizans) dönemlerinde kent Altın Çağı’nı yaşamıştır.

Hellenistik dönemde zengin bir Hellen Polisi profili çizen Zengibar Kalesi/Isaura, Roma İmparatorluk döneminde ihtişamını sürdürmeyi başarmıştır. Kilikia bölgesinde de örnekleri bulunan Hellenistik Kuleler yerleşimin o dönemdeki güvenliği, ekonomisi ve sosyal yapısı için önemlidir. Roma döneminde ise özellikle Hadrianus ve Septimius Severus onurlarına inşa edilen Zafer Takları, Zengibar Kalesi/Isaura’nın önemini göstermektedir. Yine bu döneme ait kamu, dini ve sivil mimari örnekleri kentin zenginliğini gözler önüne sermektedir. Önceki dönemlerinde görülen imar hareketliliği Doğu Roma (Bizans) döneminde de devam etmiştir. Sadece yerleşimi içerisine alan alanda ondan fazla kilise tespit edilmiştir. Yerleşim içerisinde ve çevresinde inşa edilen özellikle dini yapılar kentin kimliğini ve rolünü göstermektedir.

Yararlanılan Kaynaklar

Alkan, M. ve Doğanay, O. (2020). Zengibar Kalesi (Isaura) Araştırmaları -1- Antik Kaynaklar ve Epigrafik Buluntular. İstanbul: Ege Yayınları; Davis, E. J. (1879). Live in Asiatic Turkey: A Journal of Travel in Cilicia (Pedias and Trachea), Isauria, and Parts of Lycaonia and Cappadocia, Londra;Diodoros Siculus, (1947). Bibliotheke Historike (Diodoros of Sicily, with an English translation by R.M. Geer, London, Newyork 1947-The Loeb Classical Library); Doğanay, O. (2009). Isauria Bölgesi Kaya Mezarları ve Ölü Gömme Gelenekleri. Konya: Çizgi Kitabevi; Doğanay, O. (2012). Torosların Savaşçı Kavmi Homanadlar. İstanbul: Ege Yayınları; Doğanay, O., Karauğuz, G. ve Kunt. H.İ. (2005). Pharax (Fariske). Konya: Kervan Kitabevi; French D. 1984: The Site of Dalisandus, EpigrAnat. 4: 85-97; Hall A.S. (1972): New Light of the Capture of Isaura Vetus by Servilius Vatia, Akten VI. Inter.Kongr.Ger.Lat.Epigr. Münih; Hamilton, W.J. (1842) Researches in Asia Minor, Pontus and Armenia; with some Account of their Antiquites and Geology, II. Londra; Hellenkemper, H. –Hild, F. (2004). Lykien und Pamphylien, Tabula Imperii Byzantini 8 (Österreichische Akademie der Wissenschaften Phil.-Hist. Klasse Denkschr. 320). Viyana; Ramsay W.M., (1960). Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası (Çev. M. Pektaş). İstanbul; Sterret J.R.S. (1888) The Wolfe Expedition to Asia Minor III. Boston; Strabon (1993). Geographika: XII-XIII-XIV (Çev. A. Pekman). İstanbul; Swoboda, H. –Keil, J. –Knoll F. (1935). Denkmäler aus Lykaonien, Pamphylien, und Isaurien. Deutsche Gesellschaft der Wissenschaften und Künste für die Tschechoslowakische Republik in Prag, Brünn– Prag–Leipzig–Viyena.