Uzuncaburç Antik Kenti Kazıları

Arkeolojik Kazı Doğal ve Kültürel Miras Yerleşim Kazısı Antik Kent

Uzuncaburç (Diocaesarea) antik kenti, Mersin’in Silifke ilçesinin 25 kilometre kuzeyindeki Uzuncaburç Mahallesi içerisinde yer almaktadır. Deniz seviyesinden yaklaşık 1.300 metre yükseklikteki antik kent iyi korunmuş arkeolojik kalıntılarıyla öne çıkmakta ve Hellenistik, Roma ve Geç Antik dönemleri eserlerini barındırmaktadır.

Uzuncaburç (Diocaesarea) antik kenti iyi korunmuş arkeolojik kalıntılarıyla dikkat çekicidir ve bölgenin antik dönemde idari ve dini merkezi olarak biliniyordu. Bu alanda 2017 yılından itibaren gerçekleştirilen arkeolojik kazılar, antik kentin sahip olduğu arkeolojik potansiyeli ortaya çıkaracak olması açısından önemlidir. Kazılarla antik kentteki iyi korunmuş durumdaki birçok arkeolojik kalıntının kayıt altına alınması ve bunlara yönelik bilimsel koruma tedbirlerinin geliştirilmesi de amaçlamaktadır.

Mersin’in Silifke ve Erdemli ilçeleri arasında kalan bölge Hellenistik dönemde (MÖ III. – I. yüzyıl) bir Rahip Krallık Hanedanlığı tarafından yönetilmiş ve Uzuncaburç (Diocaesarea) antik kenti bu dönemde Olba olarak adlandırılan bölgenin idari ve dini merkezi rolünü üstlenmiştir. Antik kent Geç Antik dönem yazarları dışında Diocaesarea ismi ile anılmamış; Hellenistik dönemden Roma İmparatorluk dönemine kadar Olba Territorumunun merkezi olduğu için Olba olarak algılanmıştır. Antik yazarlar tarafından da Olba olarak adlandırılmaktadır.

Burada önemli kült (tapınım) alanları bulunmaktadır. Antik kentteki arkeolojik kalıntılar yerel ve Greko-Romen kültürlerinin ender bir harmanını yansıtmaktadır. Luvi Fırtına Tanrısı Tarhu’nun (nt) önemli bir kült merkezinin yer aldığı alanda, Seleukos Nikator (MÖ 358-281) zamanında bölgeye getirilen Zeus kültü, yerel tanrıyla özdeşleştirilmiştir. Antik kentin en erken yapılarından biri ve belki de tarihsel olarak en önemlisi bu dönemde yapılan Zeus Tapınağı’dır. Tapınak Korint sütun başlıklı peripteral bir tapınaktır. Tapınağı çevreleyen duvarda bulunan bir yazıttan bu tapınağın çatısının, Zenophes’in oğlu Teukros tarafından Teukros’u onurlandırmak için onarttığı anlaşılmaktadır. Tapınak Erken Bizans döneminde kiliseye çevrilirken değişime uğramıştır. Kuzeydeki Temenos duvarı oldukça iyi korunmuş olup yüksekliği altı metreden fazladır. Hellenistik dönemde antik kentte 20x40 metre boyutunda Korinth düzenindeki Zeus Olbios Tapınağı dışında, beş katlı, konut ve savunma kulesi formunda bir kule ve yaklaşık 17 metre yüksekliğinde bir anıt mezar da inşa edilmiştir. Bu dönemde bu alan, görkemli anıtsal yapıları ile birlikte Teukridler Hanedanı’nın Tapınak kentinin merkezini oluşturmuştur.

Kent, Zeus Olbios Tapınağı’nın etrafında gelişti ve Roma İmparatorluk döneminde anıtsal karakterine kavuşmuştur. Diokaisareia’nın oluşmasıyla ilgili farklı teoriler bulunmaktadır. Bakış açılarının ilkine göre, MS I. yüzyılın başında, diğerine göre ise Flaviuslar döneminde (MS 69-96) bu değişimini gerçekleştirmiştir. Kentte Vespasianus, Hadrianus ve Septimus Severus dönemlerinde yoğun bir imar faaliyeti yaşanmıştır. Honorius ve Arkadius dönemlerinde Diocaisarea, Isauria bölgesinin de şehri olmuştur. Bu dönemde antik kent formuna kavuşan yerleşimde klasik kentlerde görülen tiyatro, tapınaklar, sütunlu caddeler, anıtsal giriş kapıları (propylon) ve anıtsal çeşme binası (nymphaeum) gibi dikkat çeken yapılar inşa edilmiştir. Bölgenin 1970 yılında arkeolojik sit alanına dönüştürülmesi sonrası antik kalıntılarla iç içe bulunan ve devşirme malzeme kullanılarak inşa edilen modern konutlar büyük ölçüde terk edilmiştir.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Wannagat, D. (2006). Neue Forschungen in Uzuncaburç 2001-2004. Das Zeus Tempels Heiligtum und die Stadt Diokaisareia, AA, 2005 (1): 117-216.