Damlataş Mağarası (Alanya, Antalya)

DOĞAL VE KÜLTÜREL MİRAS Mağara

Damlataş Mağarası'nın giriş ağzı, 1948 yılında Alanya Limanı yapımında ihtiyaç duyulan taşların temini için kaya patlatması esnasında tesadüfen keşfedilmiştir. Alanya yerleşiminin güney kesiminde, Akdeniz’in kenarında bulunan Damlataş Mağarası, Türkiye’nin en çok tanınan ve ilk turizme açılan mağarasıdır. Ulaşılması ve içerisinde gezilmesi oldukça kolay olan mağara, çeşitli boyutlarda ve renklerde damlataşlara, özellikle yazın bunaltıcı Alanya havasına göre oldukça rahatlatıcı ve temiz bir havaya sahiptir. Bu karakteristik mağara havası özellikleri itibariyle astım hastalarına iyi geldiği düşünülmektedir. Damlataş Mağarası'nın morfolojik ve meteorolojik özellikleri mağara çökelleri bakımında zengin olması nedenlerinden dolayı hem mağara turizmi hem de sağlık turizmi açısından önemli bir destinasyondur.

Şehrin güneyinde, üzerinde Alanya Kalesi'nin de bulunduğu küçük bir yarımadanın batısında yer alan Damlataş Mağarası'nın giriş ağzı, denizden on beş metre yükseklikte ve morfolojik olarak ölü falezin dibinde yer alır. Hidrolojik olarak geçit konumlu olan Damlataş, damlayan sular dışında tamamen kuru, yani fosil bir mağaradır. Mağaranın toplam uzunluğu kırk beş metre olup, silindirik bir yeraltı boşluğu biçiminde ve iki kattan meydana gelmiştir. Son derece güzel damlataşlarla kaplı olan mağara havasının solunum yolu hastalıklarına iyi geldiği belirlenmiştir. Doğal güzelliği ve solunum yolları hastalıklarının tedavisi amacıyla 1950 yılından beri kullanılan Damlataş, Türkiye’de turizme açılan ilk mağaradır. Aynı zamanda yıllık ortalama üç yüz bin ziyaretçi ile ülkemizin en çok ziyaretçisi olan mağarasıdır.

Alanya şehir yerleşmesinin güneyinde, deniz kıyısında 2012 metre rakımlı Kalearkası Tepe'nin eteğinde yer alan Damlataş Mağarası, Alanya Belediyesi tarafından açılmış ve mağaranın taban kısmına birkaç santimetre kalınlığında deniz kumu dökülmüş, tahtadan iniş merdiveni kurulmuş, ziyaretçiler ve hastalar için tabanına banklar yerleştirilmiştir. Girişten itibaren kırk metre uzunluğundaki mağara koridoru, altı buçuk metre kaide yarıçapı ve on dört metre yüksekliği olan silindirik bir boşlukla sonlanır. Mağara koridorunun sonuna tahta merdivenlerle inilir. Mağaranın hemen girişten itibaren boyları birkaç metreyi bulunan ince ve genellikle kılıç gibi uzanan sarkıt, dikit ve sütunlar bütün mağarayı süsler. Bu tür damlataşlar, bütün mağara boşluklarını doldurur şekilde kendine has bir güzellikler sunar. Mağara içerisini dolduran bu damlataşlar, değişik renk ve kalınlıklardadır. Damlataşların enine kesitlerindeki koyu renkli halkalar, kış mevsiminde suların organik maddeler veya maden oksitleri ihtiva ederek depo edilmiştir. Açık renkli halkalar, baharlarda oluşmuşlardır. 

Damlataş Mağarası, Permiyen kalkerlerin içerisinde gelişim göstermiştir. Bu kalkerler, beyaz mermerler ve sparitik mavi-siyah kalkerlerden ibarettir. Alanya yarımadası, Kalearkası Tepesi bir fay sistemi ile Toroslardan ayrılmış olmalıdır. Toroslar-Alanya arasında alüvyonlardan oluşan Alanya Düzlüğü yer alır. Mağara girişinde kalkerlerden 50ᵒ-60ᵒ G veya GB’ya doğru dalarlar. Tepeye doğru çıkıldıkça tabaka dalımları daha da dikleşir.

Mağaranın oluşumunda; tektonizma ve deniz seviyesi değişimleri etkili olmuştur. Tabakaların dik ve dike yakın olmasının da mağara oluşumunda etkisi bulunur. Mağara giriş ağzının açılmasında deniz dalgalarının etkisi vardır. Mağara içerisinde herhangi bir zararlı gaz ve radyasyon tespit edilmemiştir. Sarkıt, dikit ve sütunlarda, kumlarda yeşil-sarı parıltılar veren aragonit kristalleri tespit edilmiştir. Mağara, astım hastalarına şifa verici tesiri henüz ilmi olarak tespit edilememiştir. Mağara havasının temiz ve nemce düşük olması, mağaraya giren insanlarda rahatlatıcı etkiler yaratmış olmalıdır. Mağara, Alanya’nın tabiat güzelliğidir. Mağara önünün ince kalker kumlardan oluşması, mağarayı daha cezbedici kılmaktadır.

Deniz kenarında ve sadece on beş metre yukarıda bulunduğu, yüzeye çok yakın olduğu için Damlataş Mağarası'nda ortalama sıcaklıklar 21-22ᵒC, mutlak nem yüzde 90-95’tir. Mağaranın havasında tespit edilen gazlardan azot yüzde 71, oksijen yüzde 20,5 ve karbondioksit binde 0,25 olarak ölçülmüştür. Bunun yanında bir miktar da radyoaktivite ile iyonlar tespit edilmiştir. Büyüleyici damlataşlara sahip olan Damlataş Mağarası, sahip olduğu bu havasıyla astım hastalığına iyi gelmesiyle de ünlenmiştir. Mağaranın ilk keşfinden sonra doktor ve kimyagerlerin mağarada yapmış olduğu araştırmalar sonucunda Damlataş Mağarası'nın Almanya’daki astım hastalığını iyileştirici özelliğe sahip Klukert Mağarası ile aynı özelliklere sahip olduğu tespit edilmiştir. Mağarada speleoterapi için hastalara, doktor kontrolünde günde dört saat ve en fazla yirmi bir günlük bir kür almaları önerilmektedir.

Referanslar

Türkünal, S. ve Aygen, T. (1955). Alanya Damlataş Mağarası hakkında rapor. MTA Raporu Derleme No: 9716; Nazik, L. (2008). Mağaraların araştırılma, koruma ve kullanım ilkeleri. MTA Yer Bilimleri ve Kültür Serisi-2; Karaaslan, Z. (2022). Damlataş Mağarası’nın astım ve KOAH hastalarına speleoterapi etkisinin belirlenmesi ve sağlık turizmi açısından değerlendirilmesi. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Antalya: Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü]. YÖK Dokümantasyon Merkezi; URL1: https://www.alanya.bel.tr/S/567/Damlatas-Magarasi, (Erişim Tarihi: 10.02.2025).