Bir dönem Ankara’ya damgasını vuran Karadeniz Lokantası’nın kurucularından olan Haydar Ertan ve Ahmet Gültan tarafından inşa edilerek hizmete açıldı (1954). İki kuzen olan sahiplerinin yarı yarıya hisseleri ile adi ortaklık şeklinde kurulan otel, zamanla kollektif şirket ve limited şirket halini aldı. Otel için gerekli malzeme ve teçhizatın birçoğu, o yıllarda Türkiye’de bulunmadığı için yurtdışından temin edildi. Ankara’da, Atatürk Bulvarı üzerinde 141 numaralı yerde; dört katlı, 33 odalı olarak inşa edilen otel, yıllar içinde büyüyerek 177 odalı bir otele dönüştü. Otelin bina yapısındaki ilk değişim 1957 yılında başladı. Bitişiğinde bulunan Kocabaş Apartmanını bünyesine katamadığı için Bulvar Palas’ın büyümesi Bulvar üzerine değil, arka sokağa doğru gerçekleşti. Eklenen iki aneks bina ile 1960 yılında otelin arkasında L şeklinde bir kuyruk oluştu. 1961 yılında 110, 1962 yılında 140 oda kapasitesine ulaştı. 1964 yılında Pan American Havayolu Şirketi’nin sağladığı kredi ile ikinci aneks binanın ilave edilmesiyle oda sayısı 177 oldu. Bu binanın alt katına 150 kişilik bir restoran ve 75 ila 100 kişilik Kulüp Bulvar eklendi. Kulüp Bulvar, Ankara’nın gençler için üyelikle girilen ilk key-club yani anahtarlı kulübüdür. Zaman içerisinde eklenen binalarla, bir taraftan Bilge Sokak’a diğer taraftan Karanfil Sokak’a kadar uzanan ve böylece Atatürk Bulvarı üzerinde yer alan otel, üç cepheye birden hâkim oldu. Bulvar Palas’ın fiziksel anlamda büyüme stratejisi daima kendi lokasyonu içerisinde oldu. Başka şehirlerde veya başka bölgelerde şube açma şeklinde bir büyüme yaşanmadı. Otelin iç mimarisinde de zamanın koşullarına uygun olarak düzenli olarak değişiklikler yapıldı. Bulvar Palas bir aile işletmesiydi. Çalışanların çoğu Karadenizli olup birbiriyle akrabadır. Bulvar Palas’ın, 1961 yılında Atatürk Bulvarı’na taşınan yeni Türkiye Büyük Millet Meclisi binasının karşısında olması ve sahiplerinin iletişim konusundaki becerileri, otelin müşteri kitlesini de etkiledi. Bulvar Palas, konumu dolayısıyla Ankara’nın turizm tarihinde olduğu gibi siyasi tarihinde de aktif rol alan bir kurum oldu. Pek çok siyasi ve sivil toplantıdaki önemli kararlar Bulvar Palas’ta alındı; Ankara’ya gelen konuklar burada ağırlandı; defileler, imza günleri, davet yemekleri gibi çeşitli organizasyonlar burada düzenlendi. Bulvar Palas’ı diğer otellerden farklı kılan özelliği; sadece turist ağırlayan bir otel olmaması, dönemin politikasına ve hükümetlerine hitap eden bir yer olmasıdır. Bulvar Palas’ın sahiplerinin lokantacılık deneyimlerinin sağladığı avantaj, otelin toplantı, banket, catering ve benzeri konulardaki başarısında da etkili oldu. Otel, 1985-1986 yıllarından kapanışına kadar olan dönemde Ankara’daki işyerlerine ve çeşitli organizasyonlara catering hizmeti sundu.

Zaman içinde yeni açılan oteller, kamu misafirhaneleri ve devlet lokalleri, Ankara’da konaklama sektöründeki rekabeti yoğunlaştırdı. Rekabet sadece müşteri konusunda olmadı; otel aynı zamanda yetişmiş insan gücünü de yitirmeye başladı. Bulvar Palas, işçi sendikalarıyla da sıkıntılar yaşadı. TURSAN-İş Sendikasına bağlı olan Bulvar Palas’ta 1985 yılında grev yapıldıysa da başarıyla çözüme kavuşturuldu. Bu grev 12 Eylül Askeri Darbesi'nin sonrasında, turizm sektöründe alınan ilk grev kararı olması bakımından önemlidir. Kısa adı OLEYİS olan Türkiye Otel, Lokanta ve Eğlence Yerleri İşçileri Sendikası’nın kendi içinde yaşadığı güç savaşında Bulvar Palas’ın personelini kullanması ise Bulvar Palas’ı kapanışa götüren bir diğer nedendir. OLEYİS’in desteğiyle, çalışanlar 1991 yılının ocak ayında grev kararı aldılar. Kısa süren bu grevin ardından işten çıkarılan çalışanlar, mahkeme kararı ile kıdem tazminatı almaya hak kazandılar. Tazminatlar, otelin kapanmasının ardından çalışanlara ödendi. Bulvar Palas, alınan yeni personel ile yaşamını bir süre daha devam ettirse de yaşanan talihsizlikler sonucunda; 31. 12. 1993 tarihinde kapandı. Bulvar Palas’ın yer aldığı bina yıkılarak, yerine işhanı yapıldı.