Türkiye’de Gastronomi Eğitimi

Gastronomi Eğitim-Öğretim

Gastronomi eğitiminin ne zaman başladığını kesin olarak söylemek mümkün değildir. Çünkü ilk aç insanın kamp ateşinin üzerinde bir parça et ızgara yapmayı düşünmesinden bu yana yemek pişirme bilgisi çağlar boyunca gelişerek ve değişerek aktarıldı. Anneden kızına, ustadan hizmetçiye veya aşçıdan çırağa beceriler ve bilgiler sonraki nesiller tarafından geliştirilerek aktarılması günümüzde de devam etmektedir.

Ev dışında yeme içme faaliyetlerinin geçmişi binlerce yıl eskiye gitmektedir. Bu da binlerce yıldır ev dışı yiyecek içecek faaliyetlerinin sürdüğü anlamına gelmektedir. İnsanlık tarihinde kentleşme sonrası ortaya çıkan iş bölümü içerisinde ilk ortaya çıkan mesleklerden biri yiyecek içecek üretimi ve aşçılık olsa da aşçılık eğitimine yönelik ilk okul 1781’de İngiltere’de açıldı. Bunun nedeni olarak 1765’te Paris’te açılan ve günümüzde ticari yiyecek içecek işletmelerinin en tipik örneği sayılan restoranların kısa sürede dünyaya yaygınlaşması gösterilebilir. Küresel olarak değişen dünyada ev dışında yemeğe olan taleple birlikte sektöre yönelik nitelikli çalışanlara ihtiyacı arttırdı.

XVII. ve XVIII. yüzyıllarda aşçılık mesleği şefliğe doğru evrilirken XX. yüzyılla birlikte tam meyvesini vermeye başladı. Şefler yaptıkları işi önce Batı Avrupa pazarında başlayan oradan Amerika Birleşik Devleti'ne (ABD) ve artık dünyaya yayılan bir pazar içinde tanımlamaya başladılar. Bu gelişmelere bağlı olarak geçmişte usta çırak ilişkisi içerisinde ve kurs şeklinde yapılan eğitimler yetersiz gelmeye başlamış, örgün eğitimler giderek önem kazanmıştır. Günümüzde gastronomi eğitimi usta çırak ilişkisi, işbaşı eğitimleri şekline devam etse de örgün eğitimler oldukça önem kazanmış orta öğretimden yükseköğretime, yüksek lisans ve doktora olmak üzere farklı düzeylerde gastronomi eğitimi verilmektedir.

Günümüzde sahip olduğu gastronomi değerlerini etkin bir şekilde pazarlayabilen ABD, Fransa, İtalya, İspanya gibi ülkelerde gastronomi eğitimi giderek önemli hâle gelmiştir ve gastronomi ürünlerinden elde ettikleri gelirler diğer ülkelerin dikkatini çekmektedir. Kendi gastronomilerini geliştirmek ve daha fazla gelir elde etmek isteyen birçok ülke gastronomi eğitimine önem vermeye başlamıştır. Ayrıca dünyada dışarıda yemek yeme eğilimleri hem nicelik hem de nitelik olarak artmaktadır. Buna bağlı olarak sektörde görev yapacak farklı kademe ve profesyonellik düzeyinde çalışanlara ihtiyaç da artmaktadır. Giderek artan ilgi nedeniyle medya ve basında yer alan gastronomiyle ilgili basılı ve görsel yayınlar, alana yönelik eğitim taleplerini artırmaktadır. Bu ihtiyacı karşılamak amacıyla daha fazla okul açılmaktadır.

Türkiye sahip olduğu gastronomi değerlerini pazarlayabilmek ve gelirlerini arttırmak için nitelikli insan kaynağı başta olmak üzere alana yatırım yapmak zorundadır. Gastronomi alanındaki mesleki bilgi aktarımı geçmişte lonca sistemiyle usta çırak ilişkisi içinde yapılırken Osmanlı’nın son dönemlerinde yaşanan modernleşme ve batılılaşmayla birlikte meslek okulları açılmaya başladı. Bu dönemde ticaret okulları açılmasına rağmen gastronomi alanına yönelik bir eğitime rastlanmaz. Cumhuriyetle birlikte başlayan eğitim seferberliği içinde gastronomi ile ilgili bir eğitim yer almadı. Ancak Kız Sanat, Akşam Kız Sanat Okulları ve Olgunlaşma Enstitüsü adlarıyla açılan günümüzdeki karşılığı kız meslek lisesi olan okullarda gastronomi eğitimi yemek üretimi ve ev ekonomisi gibi dersler olarak kendine yer buldu. Sonraki yıllarda sendikalarla birlikte başlayan mesleki eğitimler içinde yiyecek içecek servisi, içki bilgisi yer alırken aşçılık eğitimine rastlanmamaktadır. 1950’li yıllarda İstanbul, İzmir ve Ankara’da meslek odaları ve belediyeler tarafından kısa süreli kurslarla aşçı yetiştirilmeye başlanmışsa da bu kurslar süreklilik gösteremedi. Turizm ve Tanıtma Bakanlığı’nın kuruluşundan sonra kısa süreli kurslar ve işbaşında eğitim kursları ile aşçılık eğitimi ele alındı. 1961 yılında Ankara Otelcilik Okulu ile gastronomi konuları turizm ve otelcilik eğitimi içinde de olsa kendine örgün eğitimde bir yer buldu.

Türkiye’de gastronomi eğitiminin öncüsü sayılacak ilk örgün eğitim kurumu 1985 yılında açılan Mengen Aşçılık Meslek Lisesi oldu. Bugün Türkiye’de örgün gastronomi eğitimi orta öğretimle başlamaktadır. Hem Ticaret Meslek Liselerinde hem de Teknik Liselerde gastronomi alanına yönelik eğitimler verilmektedir. 593 lisede Yiyecek İçecek Hizmeti, aşçılık ve pastacılık adı altında eğitim verilmektedir. Yine 1997’de Abant İzzet Baysal Üniversitesi Mengen Meslek Yüksekokulu’nda iki yıllık aşçılık programı, yüksek öğretim düzeyinde eğitime başlayan ilk okul oldu. 2020 yılına gelindiğinde toplam 83 üniversitede iki yıllık aşçılık programı bulunmaktadır.

İlk dört yıllık düzeydeki gastronomi eğitimi ise 2003 yılında Gastronomi ve Mutfak Sanatları adıyla Yeditepe Üniversitesi’nde başladı. 2007 yılında Gazi Üniversitesi ve Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi ile açılmaya başlayan ve hızla sayıları artan turizm fakültelerinin bünyelerinde gastronomi ve mutfak sanatları bölümleri açıldı. 2020 yılı itibariyle 50 üniversitede dört yıllık eğitim veren gastronomi bölümü bulunmaktadır. Yüksek lisans ve doktora programlarının sayısı da giderek artmaktadır.

Gastronomi eğitimine yönelik bu artışları olumlu olarak görmek yanıltıcı olabilir. Bu hızlı artışlarlar beraberinde birtakım sorunlarda getirmektedir. Bu sorunlar içerisinde üzerinde en fazla durulanların başında fiziksel alan yetersizliği, uygulama alanı ve imkanlarındaki yetersizlikler, eğitimcilerin yeterlilikleri, finansal kaynak bulmada sorunlar yaşanması, özellikle orta öğretimde öğrencilerde motivasyon eksiklikleri, eğitim kurumlarının ağır ve hantal yapısı, sektör, paydaşlar (devlet, yerel yönetimler, STK gibi) ve eğitim kurumlarının birbirleriyle paylaşımda bulunmaması veya yetersiz olması gelmektedir.

Türkiye’nin sahip olduğu gastronomi zenginliklerini uluslararası alanda etkin bir şekilde pazarlayarak gelirlerini arttırması gerekmektedir. Bunun için gerekli çalışmalara daha fazla gecikmeden başlanmalıdır. Bunların başında da gastronomi eğitimi gelmektedir. Gastronomi eğitiminin geleceğe yapılan bir yatırım olduğu gerçeğinden hareketle nitelik ve niceliğin arttırılması yönünde yapılacak çalışmalar ve atılacak adımların belirlenmesi ve uygulamaya geçirilerek başarıların değerlendirilmesi öncelikli çalışma olmalıdır. Bu çalışmaların yapılabilmesi için gastronomi aktörlerinin (bakanlık, üniversite, YÖK, dernekler, STK, gurmeler, yerel yönetimler vb.) bir araya getirilmesi gerekir. Sonuçta alınacak kararlar ve yasal düzenlemelerle eğitimin kalitesi artarken sektörün ilerlemesine, kültürün yaşatılıp gelişmesine ve ekonomiye katkı sağlayacaktır.

Yararlanılan Kaynaklar

Ağır, A. S. (2014). Türkiye’de Kız Enstitüleri: Gelenekten Geleceğe, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Bahar (20): 193-215; Allen, G. (2003). Education About Food. İçinde; The Encyclopaedia of Food and Culture, l: 556-558). New York: Encyclopaedia of Food and Culture; Arama Konferansı (2015). VII. Gastronomi Eğitimi Arama Konferansı, Akademik Turizm Eğitimi Arama Konferansı, Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi ve Türkiye Aşçılar Federasyonu, Antalya Expo Center, Antalya, 26- 27. 02.; Çetin, Ş. (1993). Turizm Endüstrisine Mutfak Elemanı Yetiştirmeye Yönelik Eğitim Programlarının Değerlendirilmesi (Yayımlanmamış doktora tezi): Arana: Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; http://mtegm.meb.gov.tr/kurumlar/?ara, (Erişim tarihi: 10. 10. 2020); https://yokatlas.yok.gov.tr/netler.php, Erişim tarihi: 10. 10. 2020).

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Öney, H. (2016). Gastronomi Eğitimi Üzerine Bir Değerlendirme, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 35: 193-203.