Su Kemerleri (Aqueduct)
Sarnıç Akarsu
-
2025
Kentler daha ilk kuruluşlarında su kaynakları yakınına, üstüne kurulurdu. Bir kale bile en uzun kuşatmalara dayanacak bir kaynağa sahip olmalıydı. Greklerde yağmur sularının toplanması için birçok kuyu açılır ve kayalara sarnıçlar oyulurdu. Birçok özel evin kuyuları ve sarnıçları vardı, devletin kente getirdiği su ise herkesin kullanımına açıktı. Su evlere verilmez insanlar kovalarını testilerini şehir merkezlerinde, meydanlarında çeşmelerde doldururlardı. Greklerde çeşmelere bakmaları için atanmış yüksek düzeyde özel devlet görevlileri Magistratlar vardı. Çoğunlukla komşularıyla savaşan ve bazen kuşatılan bir şehir için suyun dışarıdan getirilmesinin ciddi sakıncaları vardı. Çeşmeler genellikle yalın bir şekilde bir kayanın işlenmesiyle oluşturulurdu. Kaya yontularak yüzeyi düzeltilir, birkaç derin sarnıç yerleştirilirdi. Bu kayaların önüne bir sıra sütun eklenerek kamusal alanlarla uyum sağlar hem de estetik görünürdü. Milet’te Nympheon adı verilen çeşmeler vardı. Hemen yanlarında bazı tanrıların, nymphelerin heykelleri bulunurdu. Musluklar çeşitli başlıklı olabilirdi, en beğenilen ise aslan başıydı. Bunlar taştan veya tunçtan yapılırdı. Musluklardan akan su heba olmaz uygun görülen bir yere ,başka bir açık hazneye hatta başka bir çeşmeye de yönlendirilirdi.
Uzak kaynaklardan suyu kentlere getirmek için su kemerleri inşa edilmiştir. Su yüksek bir kaynaktan basınçsız olarak borularla akıtılır, en önemli şey suyun seviyesini düşürmeden tepeleri aşmasıydı. İki tepe arasına ve geçilmesi gereken vadilerde sukemerlerinden yararlanılırdı. Yolun geri kalan kesiminde su yeraltına döşenmiş kanallardan akıtılırdı. Su kemeri suyu kentin en yüksek noktasında suyun dağıtılacağı su kulesine Maksem’e verir, buna da Latince Castellum veya Piscina denilirdi. İlk örneklerinden biri MÖ 691 yılında Asur başkenti Ninevah’da yapılmıştır (Ninova- Dicle kıyısında şimdiki Musul kenti yakınındaydı). Kente seksen kilometreden su taşınırdı.
Romalılar'da da su işleri çok önemliydi, bu görev Curator Aquarum denilen en yüksek devlet görevlilerine verilirdi. Su uğraşı önemli bir iş koluydu, resmi su ustalarına Aquarius denilirdi. En uzun Roma su kemeri Tunus’ta Kartaca’ya 140 kilometre uzaktan su getirendir.
Bir su kulesinden suyu genellikle üç ana boru dağıtırdı. Alttan üste doğru:
- Boru; kamu suyu. Sokaklarda halkın içme suyunu karşılayan Opera Publica denilen çeşmeler içindi.
- Boru; Tiyatro, Nymphaeum gibi resmi tesisler içindi. Bunlara Munera in Nomine Caesaris (İmparator adına hayrat) denirdi.
- Ana boru; özel kullanıcılar içindi.
Bu üç ana borunun depoya bağlantıları, su çekme yükseklikleri farklıydı. Böylece suyun azalması durumunda her üç borunun aynı oranda su alması önlenirdi. En altta bir boru onun üstünde diğeri, en üstte de üçüncü boru bağlıydı. Depodaki su miktarı azalınca, su düzeyi alçalırdı. Bu durumda önce en üstteki boruya su gitmez, özel kullanıcılar susuz kalırlardı. Sonra resmi tesisler. En alttaki ana boru Opera Publica kamu işi içindi. Böylelikle sokak çeşmelerinin suyu hiç kesilmezdi.
Efes yamaç evlerde on sekiz metre derinliğe kadar inen nynmphe kabartmalarıyla süslü kuyular vardı. Ayrıca burada yağmur suları da çatılar yardımıyla avlularda toplanırdı. Yamaç Evler kırk üç kilometre uzunluğundaki Değirmendere (Kencherios) su kemerine bağlıydı. Efes’e su taşıyan Değirmendere su kemerleri uzun yıllar eklemelerle Kuşadası’na da su taşımıştır. Selçuk’un içinden geçip St. Jean’a kadar giden kemerler, Efes’in terkedilmesinden sonra yerleşim yeri olan Ayasuluk’a su taşımışlardır.
Anadolu’da Romalılardan kalma sayısız su kemerleri vardır. Bunların çoğu onarılmış ve kullanılmağa devam edilmiştir. Mimar Sinan da çok su kemeri inşa etmiştir. Mimar Sinan’ın Süleymaniye Külliyesi'nde bulunan türbesindeki kitabede şöyle yazar : “... Padişahın emriyle suyollarında özenle çalıştı, Hızır gibi hayatın esası olan suyu akıttı...”
Su kemerleri İngiltere’nin endüstri devriminde XVIII ve XIX yüzyıllarda aynen nehirler gibi malzeme taşımasında da kullanılmıştır. Günümüze dek su kemerleri yapılmıştır. Sonuncusu ABD'nin Ckaliforniya eyaletinde 1990’da North Bay Aqueduct adında olandır.
Notlar:
1. Taksim ve Maksem: Osmanlı Devleti XVIII. yüzyılda Galata ve Beyoğlu’nun su sorununu burada yapılan maksem ile çözer. Maksemdeki su altmış dört çeşme, sebil ve üç şadırvana buradan taksim edilirdi.
2. Aquaduct-Aqueduct, Aqua- Su+Duct: Yol göstermek, önderlik- Latince, Ducere duke-Dük lider, önder, bir soyluluk ünvanı; dukalık. Aqueduct suyu yönlendiren demektir. Aynı Viyadük kökenden: via-yol+duk, yolu yönlendiren, devam ettirendir.