Mürur Nizamnameleri

Hukuki Alanına Giren Konular Yönetmelik

Osmanlı Devleti’nde iç güvenliğin sağlanması ve bilhassa büyük şehirlere göçün önlenmesi için zaman zaman tedbirler alınıyordu. Bu tedbirlerden biri de ülke içerisinde seyahat edeceklerin ikamet ettikleri yerleşim birimlerinin yetkililerinden izin alarak başka bir vilayete gidebilmeleri uygulamasıdır. Men-i Mürur denilen geçişin engellenmesi ya da yol izni olayının geçmişini Osmanlı tarihinde XVI. yüzyıla kadar geri götürenler vardır. Osmanlı Devleti’ni idare edenler hemen her dönem kırsaldan, İstanbul başta olmak üzere, büyük kentlere göçü engelleme eğiliminde olmuşlardır. Esasında bu uygulamayla Osmanlı ülke içerisindeki seyahatleri belirli bir düzene bağlamış ve bir çeşit iç pasaport uygulaması getirdi.

Kökü, XVI. yüzyıla kadar gerileyen Osmanlı sınırları içerisindeki nüfus hareketleri Tanzimat Fermanı’ndan sonra da devam eden bir süreçtir. Tanzimat Fermanı’nın yayımlanmasından sonra dönemin devlet adamları Osmanlı şehirleri arasında gidiş-gelişleri, yer değişikliklerini sıkı kurallara bağlamak istediler. II. Mahmut zamanında İstanbul dışına sürülen yeniçerilerin yeniden geri dönmelerini önlemek amacıyla hazırlanan ve yürürlüğe sokulan yol izni verme kuralları önemli bir rol üstlendi.

Tanzimat döneminden daha önce de Osmanlı tebaası olanların yurtiçerisinde seyahat edebilmek için almak zorunda oldukları izin belgesine Mürur Tezkeresi denmekteydi. Bu belge 1831 yılına kadar kazalarda kadı ve naibler tarafından düzenlenip verilmekteydi. İş, misafirlik ya da başka amaçlarla yaşadığı vilayetten başka bir vilayete gitmek isteyen kişi ilk olarak mahallesinde bulunan imamdan gideceği yeri, gitme amacını ve gideceği yerde kalacağı süreyi içeren bir pusula alır; bu pusulayı mahkemeye götürür; kanunda belirlenen bir ücreti ödeyip Mürur Tezkeresi alırdı. Mahallelerde muhtarlıklar kurulunca pusula verme yetkisi muhtarlara bırakılmıştı. 1830’daki ilk düzenli Osmanlı nüfus sayımının ardından sancak/liva merkezlerinde Defter Nazırlığı kurulunca mürur tezkeresi verme yetkisi de onlara terk edildi. Yine mürur tezkeresi alacak kişi güvenilir bir kefil de göstermek zorundaydı. Düzenlenen mürur tezkeresinde belge sahibinin adı, baba adı, fiziki görünümü açıkça ifade edilmekteydi.

Tanzimat’ın ilanından sonra 10. 02. 1841’de Osmanlı sınırları içerisinde seyahati düzenleyen bir nizamname çıkarıldı. Men-i Mürur Nizamnamesi adıyla yayımlanan bu nizamname 27. 02. 1841 tarihli Takvim-i Vekayi sayısında yayınlandı. Nizamname giriş dışında 16 maddeden oluşmaktaydı. Girişinde İstanbul ve taşrada yürürlükte olan mürur nizamının bozulduğundan bahsedilmekte, İhtisab Nazırı’nın dört maddelik bir öneri hazırladığı, önerinin Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye ve Meclis-i Umur-ı Nafia’da görüşülüp aksayan yönlerin belirlendiği ifade edilmektedir. Birinci maddede getirilen yeni düzenlemenin yalnız Tanzimat’ın uygulandığı merkezlerde geçerli olacağı, Tanzimat’ın uygulanmadığı yerlerde eski kanunların yürürlükte kalacağı dile getirildi. İkinci madde tezkeresi olmayan hiç kimsenin bir yerden başka bir yere seyahat edemeyeceğini anlatmaktadır. Üçüncü madde ise bu belgenin nasıl alınacağına dair yolları aktarmaktadır. Beşinci madde Osmanlı uyruğu olanların yurtdışına çıkışlarına dair alacakları izni düzene bağlamaktadır. Sekizinci madde İstanbul sakinlerinin nasıl bir yolla tezkere temin edeceklerini düzenlemektedir. Dokuz ila 13. maddeler arasında tezkerenin yetkilisine gösterilmesi zorunluluğu ve tezkeresiz seyahat edenlere uygulanacak cezalara değinmektedir. On dördüncü madde tüccarların tezkeresi ile ilgili olup bu kesime geçerlik süresi bir yıl olan bir tezkere verilmesine ilişkindir. On beşinci madde tezkerelerden alınacak harç ücretlerine dairdir.

Osmanlı Devleti 9 Ramazan 1260/22. 09. 1844’te bir de Mürur Talimatı, 18 Zilkade 1304/8. 08. 1887’de ise daha önceki düzenlemeleri feshederek Mürur Nizamnamesini yayımladı. Mürur Nizamnamesi üç fasılda yer alan 25 maddeden ibaretti. Başlığı Mer‘iyeti ahkamına bi’l-istizan irade-i seniye-i cenab-ı padişahi şerefmüteallik buyurulan mürur nizamnamesi şeklindeydi. Nizamnamenin birinci faslı (1-8. Maddeler) Ahkâm-ı Umumiye/Genel Hükümler başlığını taşımaktaydı. Birinci maddede gerek Osmanlı tebası gerekse yabancı ülke vatandaşlarının Osmanlı topraklarında seyahat edenlerin bu nizamname gereğince mürur tezkeresi alma mecburiyeti belirtildi. İkinci madde vilayet içerisinde ya da komşu vilayetlerdeki seyahatlerde mürur tezkeresi bulundurulmasına gerek olmadığını içermektedir. Üçüncü madde ailesiyle bir başka yere gidecek Osmanlı tebasının durumunu düzenlemektedir. Bu hususta seyahat eden aile reisi ile eşi, 20 yaşını geçmeyen evlat ve akrabası, erkek ya da kadın hizmetçisi ya da beslemesi için bir tezkere, 20 yaşını geçmiş olanlar için ayrı ayrı tezkere alınması gerektiği belirtildi. Dördüncü maddede mürur tezkeresinde sahibi hakkında olması gereken bilgilere işaret edildi. Bu bilgiler ilgili kişinin tabiyeti, memleketi, ikamet adresi, sanatı, yaşı, fiziki görüntüsü, babasının adı, gideceği mahal ve 20 yaşını aşmayan aile bireylerinin ve hizmetçilerinin yalnız yaş ve isimleri olarak sıralandı. Beşinci madde mürur tezkeresinin geçerlilik tarihiyle ilgilidir. Maddede belirtildiğine göre tezkere hükmü tarihinden itibaren bir yıl boyunca geçerli olacaktı ve sahibi nereye giderse gitsin mürur idaresine tezkeresini kontrol ettirdikten sonra işlerini yapabilecekti. Altıncı madde mürur tezkeresi harcına dairdi. Söz konusu harç beş kuruş olup ayrıca ayrılan ve gidilen yerde kayıt yaptırıldığında ikişer kuruş kayıt parası da ödenmekteydi. Medrese öğrencileri, dervişler ve fakir durumda olanlar, bu durumları belgelendirip söz konusu harç ve kayıt ücretinden muaf olabilecekti. Bu tip muafiyetlerde belgeye ücretsiz olduğuna dair damga vurulması şartı vardı. Yedinci madde mürur tezkeresini vermeye yetkili idareleri saymaktadır. Buna göre İstanbul’da tezkereyi nüfus idaresi mürur şubesi, vilayetlerde nüfus nazır ve memurları vermeye yetkili kılınmıştı. Sekizinci madde mürur tezkereleri ve muayene pullarını bastırmada nüfus idaresini yetkili görmekteydi.

İkinci fasıl (9-17. Maddeler) Mürur Tezkeresinin Suret-i İsthsali/Mürur Tezkeresinin Alınma Şekli başlığını taşımaktaydı. Dokuzuncu ve onuncu maddede mürur tezkeresi almak için gerekli belgeler sıralanıyordu. Buna göre mürur tezkeresi almak isteyen bir kişi öncelikle bir Osmanlı tezkeresi/nüfus cüzdanı ile bir ilmühaber ibraz etmek zorundaydı. Devlet memurları bu ilmühaberi çalıştıkları diarenin idarecisinden, Müslim mahalle sakinleri imam ya da muhtardan, medrese talebeleri müderristen, Gayriüslimler patrikhane, hahamhane, kilise cemiyetleri, taşrada metroplolid ya da despothanelerden; manastırda bulunan keşişler manastırın gomnosundan veya köy kocabaşılarından; handa sakin olanlar hancılar kethüdasının tasdiki ile odabaşılardan; yabancı ülke vatandaşları mensup oldukları devletin temsilcisinden; eğer yoksa mahalli idarelerden alacaklardı. İlmühaberde tezkere başvurusunda bulunanın memuriyeti, sanatı, yaşı, fiziki görünümü, gideceği yer, maiyeti gibi bilgiler yer alacaktı. On birinci madde asker ve komutanların tezkerelerinin mensup oldukları askeri dairece verileceğine işaret etmektedir. On ikinci madde kimlere tezkere verilmeyeceğini düzenlemektedir. Buna göre ilmühaber ibraz edemeyenler, gösterdikleri ilmühaberler uygun görülmeyenler, zabıta nezareti kontrolünde olanlar ve adli mercilerce seyahati sakıncalı görülenlere bu belge verilmeyecekti. On üçüncü maddeye göre mahallelerin imamları, muhtarları, Gayrimüslim ruhani görevliler, han odabaşıları, esnaf kethüdaları verecekleri ilmühaberler için ilgilisinden üç kuruş alacaktı. On dördüncü madde süresi dolan tezkerelerin kullanılmasının uygun görülmediğini belirtmektedir. On beşinci madde köylerden mürür tezkeresi için başvuracaklara dairdir. Bu konuda köyden biri mürur tezkeresi için başvurduğu takdirde kendisine nahiye müdürü tarafından tezkere verilebileceği belirtilmektedir. On altıncı madde gerek Osmanlı tebası gerekse başka devlet vatandaşı olsun bunların polis tarafından talep olunması durumunda mürur tezkerelerini göstermek zorunda olmasıyla ilgilidir. On yedinci madde her vilayet içerisinde karayoluyla gelip gidenlerin kontrolü için belirli mevkiler bulunması, demiryoluyla gelip gidenler için Zaptiye Nezaretince belirlenen noktalar olmasına ilişkindir. Üçüncü fasıl (18-23. Maddeler) cezalar ile ilgili olup tezkeresiz olup ya da tezkeresi olup da vizesi dolaşanların nakdi ceza ödeyeceği; muteber kefil gösterenlerin yeniden tezkere alabileceğini, tezkeresini seyahat esnasında kaybedenlerin ilgililere başvurması halinde yeniden tezkere alabileceği, ilmühaber verenlerin gereğinden çok akçe talep etmesi halinde nakdi olarak cezalandırılacağı, tezkeresi üzerinde oynayanların sahtekârlıktan yargılanacağı dile getirilmektedir. Nakdi cezalar nüfus idaresine ait olacaktır. Yirmi dördüncü madde nizamnamenin ilanı tarihinden itibaren üç ay sonra yürürlüğe gireceği ve 9 Ramazan 1260 tarihli talimatı münfesih kılacağını ifade etmektedir.

Yararlanılan Kaynaklar

“Mürur Nizamnamesi”, Düstur, I. Tertip, Cilt: 5, Ankara Başvekâlet Matbaası, 1937: 861-866.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Çadırcı, M. (1993). Tanzimat Döneminde Çıkarılan Men-i Mürur ve Pasaport Nizamnameleri, Belleten, 15 (19): 169-182; Sezer, H. (2003). Osmanlı İmparatorluğunda Seyahat İzinleri (18-19. Yüzyıl). Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, 21 (33): 105-124; Turna, N. (2013). Seyahat, Göç ve Asayiş Belgeleri: Mürur Tezkereleri. İstanbul: Kaknüs Yayınevi.