Milias (Milyos) Antik Kenti

Doğal ve Kültürel Miras Antik Kent

Burdur’un Bucak ilçesi Kocaaliler (Melli) beldesinde yer almaktadır. Isparta’ya 76 kilometre, Antalya’ya 70 kilometre, Burdur’a 65 kilometre mesafede yer alan önemli bir turistik destinasyondur. Bucak istikametinden gidilirken yol üzerinde Osmanlı Devleti döneminden kalma üç adet sarnıç bulunmaktadır. Sarnıç, yağmur suyu veya kanallarla taşınan suyu biriktirmek için kullanılan kâgir yeraltı deposu olarak ifade edilmektedir. Tarih boyunca kurak bölgelerde suyu depolamak amacıyla kullanılmıştır. Kocaaliler (Melli) Kasabası’ndan bir kilometre mesafede bozuk bir yoldan varılan Milias (Milyos) antik kenti, dik bir yamaç üzerine kurulmuş tarihi kalıntılarının korunması veya gün yüzüne çıkarılmasıyla ilgili herhangi bir çalışma yapılmamış bir kenttir.

Antik kentteki en önemi kalıntıların mevcut olduğu yer nekropoldür (nekropolis). Nekropol kelime anlamı olarak ölüler kenti olarak ifade edilmektedir. Antik dönemlerde genellikle mezarlıklar kentin dışında bulunmaktadır. Ölümden sonraki yaşam inancı mezarlara ölü ile birlikte bazı eşyaların konulmasına neden olmuş, bu durum dönemin sosyal yaşamı hakkında araştırmacılara bilgiler vermiştir. Nekropollerde; megaron, ev, lahit, çok katlı, amforalı, kaya oyma gibi birçok farklı tip Anadolu’nun farklı yörelerinde görülmektedir. Bu antik kentte oldukça fazla lahit, özellikle diğer Helenistik ve Roma antik kentlerinde pek karşılaşılmayan kayaya oyulmuş lahitler yer almaktadır.

Antik kentin en önemli kalıntılarından bir diğeri, tanrı kral kabartmasını andıran kabartmaya sahip bir kült diğer bir ifadeyle tapınım alanı bulunmaktadır. Tapınak, ilkel çağlarda tanrının evi olarak ifade edilen, içinde tanrının simgesinin korunması hedeflenen bir yapı örneğidir. Genellikle ön yüzleri doğuya doğru inşa edilen yapılardır. Doğal olarak antik tapınakların temel unsurları kült heykelinin bulunduğu alandır. Antik kente yer alan kült defineciler tarafından ciddi manada zarara uğratılmıştır.

Antik kentin diğer önemli kalıntılarından bir diğeri tiyatrodur. Roma dönemi tiyatroları esas olarak Helen tiyatrolarının ilkelerini korumakla birlikte oturma sıralarını (cavealar) her zaman tepenin yamacına yaslamayıp tonozlu kemerlerin üzerine inşa etmiştir. Buna rağmen Helenistik dönemde tiyatro inşası için uygun bir tepe ve eğer mümkünse tepe üzerinde bir girinti olmaktaydı. Diğer bir ifadeyle tiyatro hâkim bir tepeye yaslandırılmaktaydı. Bu doğrultuda antik kentteki tiyatro hâkim bir tepeye yaslandırılarak kurulduğu için Helenistik dönemde inşa edilmiş bir tiyatro izlenimi vermektedir.

Antik kente bu kalıntıların dışında devlet işlerinin tartışıldığı ve giriş kapısının sapasağlam ayakta durduğu bir meclis binası, ticari, kamusal, adli ve dini fonksiyonu olan ve kısaca pazar yeri olarak adlandırılan agora, yer yer sütunlar, evler ve sarnıç kalıntıları gözlemlenmektedir. Genel olarak antik kent koruma altına alınmadığı için eserlerin defineciler tarafından talan edildiği de göze çarpmaktadır.

Yararlanılan Kaynaklar

Değirmencioğlu, A. Ö. ve Ahipaşaoğlu, H. S. (2011). Anadolu’da Turizm Rehberliği Temel Bilgileri. Ankara: Gazi Kitabevi; Dokgöz, D., Hacıalibeyoğlu, F. ve Ersan, O. (2014). Çatı Sarnıcı, 7. Ulusal Çatı ve Cephe Sempozyumu, 3-4. 04. 2014, İstanbul; http://catider.org.tr/pdf/sempozyum7/14_%20Bildiri%20Dokg%C3%B6z.pdf, (Erişim tarihi: 06.10.2019).