Kilise Buhurdanı

DOĞAL VE KÜLTÜREL MİRAS DİNSEL KONULAR Dinsel Ritüel

Kilise liturjisinde ve günlük yaşam içerisinde önemli bir yere sahip olan buhurdan, genel tanımıyla içinde tütsünün yakıldığı, taşınabilmesi ve asılabilmesi için zincirleri bulunan, kapaklı veya kapaksız bir kaptır. 

Yazılı kaynaklarda asıl ismi, “thymiamaterium” ve “thuribulum” olarak geçer. Thymiamaterium, Roma’da MS IX. yüzyıla kadar kullanılan genel bir terim olmuştur. Bu tarihten itibaren ise yerini thuribulum almıştır ve artık Roma şehrine özgü bir sözcük haline gelmiştir. Erken dönemde thuribulum kelimesi, Arles piskoposu Aziz Caesarius’un biyografisinde (542), Gelasianum (MS VI. yüzyıl) adlı kararnamede, Capitulare ve Breviarium Ecclesiastici Officii (MS VII ve VIII. yüzyıl) adlı yazılı kaynaklarda geçmektedir. Ayrıca Aldhem’in (639-709) Bugge tarafından inşa ettirilen bazilikası üzerine yazdığı şiirde de bu sözcüğe rastlanılmıştır. MS IX. ve X. yüzyıllarda ise öncelikle Staffelsee Kilisesi’nin (810) ve Centula Manastırı’nın envanterinde (831), Aziz Ansegisus’un Vitası’nda (833) ve MS X. yüzyıldan kalma Nevers Katedrali’nin bir envanterinde tespit edilmiştir. Buhurdan için “incensorium” kelimesi ise nadiren tercih edilmiştir. Bu sözcüğe, Centula Manastırı’nın envanterinde (800), Limogesteki, Aziz Martial Manastırı (848) ordinarium’u gibi geç döneme tarihlenen birçok yazılı kaynaklarda rastlanılmıştır. Bunlar haricinde buhurdan, Fransızca’da “encensoir”, İngilizce’de “censer”, İspanyolca’da “encensero” olarak adlandırılmıştır. Diğer yandan, “fumigatorium” kelimesi ise “fumigatorium grecum aliud cum nigello” cümlesi temel alınarak, Papa III. Victor’un (1026-1087) liturjik eserler listesinde Yunan kökenli bir buhurdanın adı olarak geçer.

Buhurdanlar, genel olarak antik çağlardan itibaren sürekli kullanılan bir eşya olmuştur. İmparator Konstantin öncesi döneme bakıldığında, buhurdanın liturjik anlamda kullanıldığına dair herhangi bir bilgiye rastlanılmamıştır. Erken dönemlerde, Hıristiyanlar tarafından tütsünün, “bedeni mumyalamak veya yakmak için kullanıldığı” bilinmektedir. Suriyeli Ephrem (306-373) açıklamalarında tütsünün, “ölülere bir saygı gösterisi” olarak kullanıldığını ima eder. Bununla birlikte, buhurdanın Hıristiyanlıktaki kullanımına ilk olarak 311 yılında, İskenderiyeli Aziz Petrus’un cenaze töreninde rastlanılmıştır. Genel olarak, Hıristiyan cenazelerinde tıpkı bir tören alayının kopyası gibi meşale ve ışık dışında buhurdanlarda taşınmıştır. Aziz Ioannes Khrysostomos (354-407), Antakyalı Azize Pelagia’nın (MS IV.-V. yüzyıllar) Homilyesi’nde, cenaze töreninde, tütsü kullanımının gerekliliğine vurgu yapan bir cümle kullanmıştır. Bu cümle ile “yolun tütsü ile donatılması ya da doldurulmasını” istemiştir.

Kiliselerde tütsünün ne zaman kullanıldığı sorusuna ise cevap bulunamasa da, buhurdanın liturjik anlamda ise ilk kullanımına “Liber Pontificalis” (MS IX yüzyıl) adlı papalık kitabında rastlanılmıştır. Bu bilgi, bir kısım araştırmacı tarafından kabul edilirken bir kısım tarafından ise yalanlanmaktadır. Buhurdanın liturjideki önemi, sadece kutsal ekmek ve şarabı tütsülemesinden kaynaklanmaz ayrıca sembolik anlamları da içinde barındırır.

Genel olarak buhurdan yapımına en uygun malzeme metal olmuştur. Teolog Honorius Augustodunensis’in (1080-1154) açıklamalarında yer aldığı gibi erken dönemlerden itibaren altın, gümüş, bakır, bronz ve demirden yapılmış buhurdanların kullanıldığı bilinmektedir. Ayrıca altın ve gümüş değerli bir malzeme olduğu için, kömürü ya da yakılacak olan şeyi doğrudan bu değerli kaba koymak çok da tavsiye edilmemiştir. Bu nedenle buhurdanı korumak amacıyla, kömürün ve/veya tütsünün yakıldığı ayrı bir kap/tekne kullanılmıştır. İhtiyaç doğrultusunda ortaya çıkan bu kapların yapımında özellikle bronz malzeme tercih edilmiştir.

Erken Hıristiyanlık döneminde ve Orta Çağın ilk yarısında, liturjik buhurdanların form özellikleri hem Doğu’da hem de Batı’da “altıgen, silindirik, yarım küre veya soğan biçimli bir gövdeye” sahiptir. Bu gövde kısmı, orta boyutlarda derin küçük bir havzayı andırmaktadır. Üç ayaklı ya da alçak halka kaidelidir. Çoğu zaman bir kapağı yoktur. Üst kısım genelde üç zinciri birleştiren bir halka ile sonlanmaktadır. Boyutları ise genel olarak kısa olduğundan sürekli tek elle tutulmuştur. MS XI. yüzyıl ile birlikte buhurdanların kaide kısımları bazen dar bir halkadan bazen alçak bir koniden bazen de dört kenarlı bir piramitten oluşmaktadır. Gövde kısmında ise daha önce görülmeyen dikey ve yatay çizgilerle (yuvarlak ve/veya kare atılımlar) alanlara bölünmüş bir forma sahiptir. Bazı buhurdanlar pencere benzeri şekillerle küçük bir kilise formunu andırır. Taşıma zincirlerinde ise dört zincir veya daha fazlası kullanılmıştır. Ayrıca "katzi" adı verilen ve cenaze törenlerinde kullanılan küresel gövdeli, kapaklı ve uzun saplı buhurdanlar da vardır.

Buhurdanlar üzerinde yer alan süslemeler oldukça nadir görülür. Özellikle basit bronz dökümlerde dekoratif süslemeler neredeyse hiç yoktur. MS XI. yüzyıl ile birlikte, buhurdanların anlamına yönelik süslemeleri kendini daha çok mimari formda göstermiştir. Genel olarak buhurdanlar üzerinde bitkisel ve geometrik süslemeler dışında, İsa’nın çarmıha gerilişini sembolize eden haç motifi yer alır. Ayrıca çok sık rastlanılan bir süsleme grubu olmasa da ayrı ve özel bir grubu oluşturan İsa’nın yaşamından sahnelerin yer aldığı figürlü buhurdanlar da bulunmaktadır.  

Referanslar

Braun, J. S. (1907). Die liturgische Gewandung im occident und orient, Herder: Freiburg im Breisgau; Atchley, E. F. (1909). A history of the use of incense in divine worship, Alcuin Club Collections XIII, Bombay&Calcutta: Longmans Green and Co Paternoster Row; Tonnochy, A. B. (1937). The censer in the middle ages, Journal of the British Archaeological Association, Third Series (1937-1979), Cilt. 2, Londra: British Archaeological Association; Acara-Eser, M. (2020). Bizans Maden Sanatı: Dini Törenlerde Kullanılan (Liturjik) Eşyalar, Ankara: Bilgin Kültür Sanat; Yıldırım-Ateş, B. (2021). İstanbul Arkeoloji Müzelerinde Bulunan Bizans Dönemi Liturjik Eserler. (Doktora Tezi). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Dugdale, W. (1723). Monasticon anglicanum, (Çev. Dodsworth and J. Stevens), ABD: Taylor Press; Fehrenbach, E. (1922). Encens, Dictionnaire d'Archéologie Chrétienne et de la Liturgie, (Ed.itör, F. Cabrol ve H. LEclercq), Paris: Letouzey&Ané; Pontificia Accademia Romana di Archeologia (1923). Atti della pontificia accademia Romana di archeologia, rendiconti, Roma: Tip. Poliglotta Vaticana.

Konuyla ilgili diğer maddeler için bkz.: