Kibyra Antik Kenti

Doğal ve Kültürel Miras Antik Kent UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi

Antik çağların en önemli şehirlerinden biri olan Kibyra, deniz seviyesinden ortalama 1.100-1.600 metre yükseklikte derin yarlarla birbirinden ayrılan değişen yükseklikteki üç tepe üzerine konumlandırılan antik bir kenttir. Antik kentteki yapılar hiçbir yapının diğerinin manzarasına engel oluşturmayacak ve tepelerin teraslanması yöntemiyle göl ve ova manzarasına hâkim olacak şekilde yapılmıştır. Kibyra tarım, hayvancılık ve demir işçiliği konularında ön planda olan dört farklı dilin konuşulduğu antik bir kenttir.

Kibyra’ya yönelik kazı çalışmaları, Burdur Müzesi Müdürü H. Ali Ekinci önderliğinde ilk olarak 2006 yılında başlamıştır. Günümüzde Kültür ve Turizm Bakanlığı adına Şükrü Özüdoğru önderliğinde oluşturulan ekip tarafından yürütülmeye devam etmiştir. Antik kentten çıkarılan eserler Burdur Müzesi’nde sergilenmektedir. Kibyra UNESCO’nun kararıyla 2016 yılında Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınmıştır.

Bugün Kibyra’da görülebilen tüm mimari kalıntılar Roma dönemine aittir. Eumenes (MÖ 197-159) döneminde Bergama Krallığı'nın hâkimiyetinde olan Kibyra (MÖ II. ve I. yüzyılda) Boubon, Balboura ve Oinoanda’dan oluşan dörtlü kent birliği oluşturulmuş, daha sonra Romalılar tarafından dağıtılmış ve Asia eyaletine bağlanmıştır. MS 23 yılında yaşanan deprem nedeniyle büyük kısmı yıkılan mimari açıdan bu yerleşiminin Hellenistik dönem sonu ve Roma İmparatorluk dönemi kentinin kuruluş miladı olarak nitelendirimektedir. Yıkılan kent, Roma İmparatoru Tiberius tarafından üç yıllık vergi muafiyeti desteğiyle yeniden inşa edilmiştir. Kazılar özellikle MS I. ve III. yüzyıllar arasında antik kentin en parlak dönemini yaşadığını sonrasında zayıflayan şekilde bunun MS 417 depremine kadar devam ettiğini göstermektedir.

Kibyra’da yer alan yapılar arasında şehrin girişinde anıtsal bir kapı, devamında kentin doğusunda günümüze sağlam olarak korunarak gelen ve Antik Çağ Anadolusu’nun en görkemli 12-13 bin kişi kapasiteli Stadion (stadyum) yer almaktadır. MS II. yüzyılın sonlarında inşa edilen U şeklindeki yapıda atletizm yarışmaları ve gladyatör savaşları yapıldığı sanılmaktadır. Daha fazla ilerledikçe bazilika, yukarı ve aşağı agora, hamam, gymnasium, tiyatro ve odeion, anıt mezar, Geç Roma hamamı, yuvarlak kuleli tak (giriş kapısı) ve suyolları yer almaktadır.

Roma dönemi izlerini taşıyan Agora (pazar yeri) boyunca uzanan ortalama 112 metre uzunluğunda sütunlu cadde ve her iki tarafında dükkânlar, küçük canlı balık satışlarının yapıldığı bir havuz, su dağıtım havuzu, çeşme, içinde pişirme fırınıyla birlikte et restoranı veya ekmek fırını olabileceği tahmin edilen mekânlar kazı çalışmaları ile tespit edilmiştir. Ana cadde ile sütunlu caddenin birleştiği alanda görkemli anıtsal bir taş kapı 2009 yılında ayağa kaldırılmıştır.

Büyük oranda sağlam mimarisi ve üzeri çatı ile örtülen Antik Çağ Anadolusu’nun en göz alıcı, en büyük kapalı yapılarından biri olma özelliği taşıyan ve kentin kamu binalarının yer aldığı güney batı köşesinde yer alan odeon 3.600 kişilik kapasiteye sahiptir. Kazılar sonucunda MS II. yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı tespit edilen odeonun kent meclisi toplantılarının yapıldığı mekân olarak sonradan önüne eklenen skene (sahne) ile tiyatro olarak ve büyük davaların görüldüğü mahkeme olarak kullanıldığı sanılmaktadır. Orkestra bölümünün zemininde yer alan beyaz, yeşil ve kırmızı ince mermer plakalardan yapılan etkileyici güzelliği ile kentin isminin duyulmasında etkili olan saçları yılandan ve kendisine bakanları taşa çevirdiği düşünülen Medusa ile betimlenen 540 metrekarelik alanı kaplayan mozaik 2011 yılında ortaya çıkarılmıştır. Medusa Mozaiği Anadolu’nun sağlam olarak ele geçirilen en büyük mozaiği ve yapım tekniğiyle (tek parça ve kesintisiz) kendi türünde bilinen tek örneği olma özelliği taşımaktadır. Odeon önünde mozaik döşemeli alanın güney doğu köşesinde orijinal halinde dış duvarları kireçle sıvanan, iç kısmı mermer plakalarla kaplanan (soyunma odası, soğukluk, ılıklık ve iki sıcaklık), ısıtma ve su sitemleriyle görülebilir durumda olan (MS V. ve VII. yüzyıl) Doğu Roma imparatorluk dönemine ait Roma Hamamı bulunmaktadır.

Yararlanılan Kaynaklar

Özüdoğru, Ş. (2014). Kibyra’dan Hellenistik Dönem’e ait yeni veriler üzerine değerlendirmeler, CEDRUS The Journal of MCRI, II: 171-188; Özüdoğru, Ş. (2018). Kibyra 2014-2016 yılı çalışmaları ve sonuçları, Phaselis- Disiplinlerarası Akdeniz Araştırmaları Dergisi, IV: 109-146; Türkiye Kültür Portalı. (2019). Kibyra Antik Kenti-Burdur, https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/burdur/gezilecekyer/kibyra-antik-kenti, (Erişim tarihi: 10.10.2019); Türkiye Kültür Turizm Bakanlığı. (2019). Kibyra, https://burdur.ktb.gov.tr/TR-155350/kibyra.html, (Erişim tarihi:13.10.2019).

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Özüdoğru, Ş. (2018). Geç Antikçağ’da Kibyra, CEDRUS The Journal of MCRI, VI: 13-64.