İbn Cübeyr, Ebü’l-Hüseyn Muhammed b. Ahmed b. Cübeyr b. Muhammed b. Cübeyr el-Kinânî el-Belensî
KİŞİ SEYAHATNAME Seyyah
(1145 - 1217)
-
2025
Kaynaklarda Hicrî 10 Rebiyülevvel 540 (31 Ağustos 1145) tarihinde doğduğu kayıtlı olan İbn Cübeyr, günümüz İber Yarımadası’nın doğusunda yer alan Valensiya (Belensiye) şehrinde dünyaya geldi. Ailesinin bağlı olduğu Kinâne kabilesi buraya Emevi halifesi Hişam (ö. 743) tarafından 740 senesinde gönderilmişti. Babası, Muvahhidler döneminde Valensiya’nın güneyinde önemli bir ticaret ve kültür merkezi olan Şâtibe’de katiplik yapmıştı. İbn Cübeyr, ilk öğrenimini babasından aldıktan sonra yaşadığı bölgenin başlıca alimlerinden okudu. Meslek hayatına babası gibi katiplik yaparak başladı. Katipliğin yanı sıra edebiyatla ilgilenmiş olan İbn Cübeyr bu alandaki yeteneğinin de etkisiyle Gırnata valisinin katipliğine atanmayı başardı. Ancak valinin maiyetindeyken içki içmeye zorlanması, dindar ve mazbut bir çevrede yetişen İbn Cübeyr’de, Allah’a kendisini affettirmek için uzun bir hac yolculuğuna çıkma arzusunu uyandırdı. Böylece ona asıl ününü kazandırmış olan seyahatnâmesinin konusunu oluşturan hac seyahatine çıktı. Bilinen hac yolculuklarından farklı güzergahlar takip eden İbn Cübeyr’in seyahatinin sade bir hac yapmak maksadının ötesinde döneminin İslam dünyasının tanımak gayesiyle de yapıldığı anlaşılmaktadır.
İbn Cübeyr, hacca gitmek üzere 3 Şubat 1183 tarihinde, arkadaşı Ahmed b. Hasan’la birlikte Gırnata’dan ayrıldı. Cebel-i Tarık Boğazı’nı geçip Sebte limanından bir Ceneviz gemisine binerek Sardunya, Sicilya ve Girit güzergahını takip ederek İskenderiye’ye vardı. Bir aydan fazla süren bu yorucu deniz yolculuğundan sonra bir süre İskenderiye’de dinlenerek geçirdi. Bu şehirden sonraki durağı Kahire oldu. Kahire’de Hz. Peygamber’in ailesine mensup zatların ve sahabelerin türbelerini, kaleyi, bimaristanı, Tolunoğlu Camii ve piramitlerden bazılarını ziyaret etti. Bundan sonra yolculuğuna Nil boyunca devam eden İbn Cübeyr, bu güzergahta Kûs ve Ayzâb’a uğradı. Dünyanın en hareketli limanı olarak nitelendirdiği Ayzâb’tan Kızıldeniz’in resifli sularında tehlikeli bir deniz yolculuğu yaşayarak Cidde’ye geçti. 20 Rebiyülevvel 579/13 Temmuz 1183’te vardığı Mekke’de hac mevsimin gelmesini beklemek için dokuz ay kalıp hem haccını ifa etti hem de buradaki kutsal mekanları ziyaret etti. Medine’ye geçip burada birkaç günlük ziyaretten sonra Irak hac kervanına katılarak dönüş yolculuğuna başladı. Büyük bir bölümü çölden geçen bir yolculuktan sonra Kûfe’ye oradan da Hille üzerinden Bağdat’a gitti. Burada tefsir, hadis ve diğer dini ilimlerin ders meclislerine katıldı. İbn Cübeyr, Abbasi halifeliğinin güçlü zamanlarını nispeten yeniden yaşatan Halife Nasır’ın zamanının siyasi, sosyal ve kültürel atmosferi hakkında gözlemlerde bulunduğu Bağdat’ta beş gün kalıp yolculuğuna kaldığı yerden devam etti. Samerra, Tikrit, Musul, Nusaybin, Harran, Halep, Hama ve Humus istikametini takip ederek İslam ülkelerinin gelini diye nitelediği Şam şehrine 12 Temmuz 1184’te vardı. Selahaddin Eyyubi’nin merkezi olan Şam’ın Emevi Camii başta olmak üzere kutsal mekanlarını gezdiği iki aylık bir konaklamadan sonra, yolculuğuna devamla Haçlıların işgali altındaki Filistin şehirlerinden geçerek Akka limanına vardı. Buradan deniz yoluyla memleketine dönmek için 17 Ekim’de yola çıktıysa da Messîne önlerinde bindiği geminin batması nedeniyle canını zor kurtararak yolculuğuna ara vermek zorunda kaldı. Sicilya’nın Trapani Limanı’ndan yeniden denize açıldı. Sardinya ve Balear adalarını geçip 17 Nisan 1185 tarihinde İspanya kıyılarındaki Kartagena’ya ulaştı. Bu tarihten yaklaşık bir hafta sonra nihayet Kurtuba’daki evine dönen İbn Cübeyr’in seyahati iki yıl üç buçuk ay sürdü.
Yolculuktan döndükten sonra eski işi olan katipliği devam ettirmeyen İbn Cübeyr, bir yandan seyahatnâmesini yazmak diğer taraftan da ilim okutmakla meşgul oldu. 1187’de Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü geri aldığını duyunca sevincinden tekrar hacca gitti. Bu yolculuğu 1189-1191 seneleri arasında yaklaşık iki yıl sürdü. Bir üçüncü hac seyahati de yapan İbn Cübeyr, diğer iki seyahati için seyahatnâme kaleme almadı. Üçüncü haccından sonra memleketine dönmeyip Mısır’da İskenderiye’ye yerleşti. Burada dini ilimlerle bir müddet daha meşgul oldu. 29 Kasım 1217’de aynı şehirde vefat etti.
Yaptığı seyahatler ve yazdığı seyahatnâme ile seyahat kültürüne ciddi katkılarda bulunan İbn Cübeyr’in seyahatnâmesi kendisinden sonra başta Ortaçağın en büyük seyyahlarından İbn Battûta olmak üzere pek çok seyyahın yararlandığı bir kaynak haline geldi. Seyahati boyunca başından geçen olayları günü gününe kaydetmeye gayret eden İbn Cübeyr, gittiği yerlerin sosyal, kültürel ve dini vaziyetini; buralardaki insanların adetlerini ve yolculara nasıl davrandıklarını objektif bir dille nakletmiştir. Kahire, Şam, Mekke ve Bağdat gibi önemli merkezlerin kutsal yapıları, buralardaki camileri, medreseleri, türbe ve tekkeleri ayrıntılı bir şekilde anlatmıştır. İskenderiye, Cidde, Akka gibi limanlarla ilgili buralarda işleyen gemilerin yapılarından, yolcuların karşılaştıkları zorluklara kadar deniz yolculuğunun meşakkatleri hakkında önemli bilgiler vermiştir. XII. yüzyıl Akdeniz’inin ve İslam dünyasının siyasi, toplumsal ve kültürel özellikleri hakkında önemli bilgiler içeren bir kaynak olan seyahatnâmesi, Avrupa dillerine ve dilimize birkaç kez çevrilmiştir.
Referanslar
İbni Cübeyr. (2008). Endülüs’ten Kutsal Topraklara. (Çeviren: İ. Güler). İstanbul: Selenge Yayınları; Karaarslan, N. Ü. (1999). İbn Cübeyr. https://islamansiklopedisi.org.tr/ibn-cubeyr, (İçinde: 08. 02. 2025); Pellat, C. (1979). Ibn D̲j̲ubayr. EI2 (Cilt: III, s. 755-756).