Arkeolojik bulgular, kaplıcanın yaklaşık iki bin yıldır bölgede varlığını ortaya koymakta ve mitolojide güzellik tanrıçası Aphrodite’in bu kaplıcadan yararlandığını göstermektedir. Bu nedenle Güre Kaplıcası halk arasında Aphrodite Kaplıcası olarak da bilinmektedir. Yeraltı Suları Kazdağları’nda tatlı su (memba), maden suyu ve sıcak su (termal) kaynaklarının yanı sıra, sondaj ve kuyularla sağlanan yeraltı suları da bulunmaktadır.

Kaplıca suyu, fluorür içeren sodyum sülfatlı termal sular grubuna girmektedir. Bu niteliği ile kadın hastalıklarına, kronik iltihabi sendromlara, üst solunum yolları hastalıklarına, guatr, cilt hastalıkları, kireçlenme, sedef, böbrek taşı ve kumları, karaciğer rahatsızlıkları ile hareket sistemi hastalıkları, romatizmal hastalıklar, kardio-vasküler sistem, aterosklerotik damar, sinir sistemi hastalıkları, yaşlılık, sikluk bozukluğu, post travmatik lezyonlar ve postoperatif rehabilitasyon dönemlerine iyi gelmektedir. Bu nitelikleri ile kaplıca suyu fiziksel ve kimyasal bileşimleri açısından Türkiye’nin üstün nitelikli şifalı suları arasında yer almaktadır. Eriyik ve mineral değerleri yüksektir. Banyo tedavisi için oldukça elverişlidir. Deniz kıyısında, eşsiz Kazdağı manzarasına yeşil dokuya ve eşsiz doğaya sahip çok çeşitli alternatif turizm türleri için elverişli bir konumdadır. Rekreasyon alanları açısından da oldukça elverişlidir. Uygun iklim koşulları ile de uzun bir kür mevsimi olanağı sunmaktadır.

Bakanlar Kurulu Kararıyla Güre 1993 yılında Termal Turizm Merkezi ilan edildi. Güre Termal Turizm Merkezi’nde Turizm Bakanlığı’ndan belgeli üç, dört ve beş yıldızlı termal oteller ile belediye işletme belgeli devre mülkler ve küçük ölçekli konaklama işletmeleri bulunmaktadır. Bu tesislerde açık ve kapalı yüzme havuzları, termal havuzlar, spa ve wellness merkezleri, bitki banyoları, fitness, bio enerji, masaj türleri, sauna, çamur banyoları vb. hizmetler sunulmaktadır. Tesisler belediyenin sağladığı veya kendi lisansları ile çıkardıkları termal sudan yararlanma imkânlarına sahiptir. Yörede termal turizm ile birlikte aynı zamanda dağ turizmi ve eko turizm faaliyetlerinin yürütülebilmesi mümkündür. Bu kapsamda 1993 yılında milli park ilan edilen Kazdağları eşsiz fırsatlar sunmaktadır. Kazdağları ziyaretçilere zengin oksijen kaynağı ile astım, nefes rahatsızlıkları ve akciğer ile ilgili kronik hastalıkları yenme ve sağlığa kavuşma olanakları da sunmaktadır. Bu amaçla bölgede faaliyet gösteren bazı kuruluşlar saf oksijen doğal terapisi, ruhsal terapiler, nefes terapileri, Tibet hücre yenileme terapileri, nefes farkındalığı ve sağlıklı beslenme ile şifa bulma çalışmaları uygulanmaktadır. Ayrıca yöre kampçılık faaliyetleri için de son derece elverişlidir.