Gaziantep Sedef El İşlemeciliği
DOĞAL VE KÜLTÜREL MİRAS Somut Olmayan Kültürel Miras UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Geleneksel El Sanatları
-
2025
Sedef el işlemeciliği, ahşap yüzeylerin sedef kakma yöntemiyle süslenerek sanatsal objelere dönüştürülmesini içeren geleneksel bir el sanatı dalıdır. Sedef, midye ve istiridye kabuklarının iç kısmından elde edilen parlak ve dayanıklı bir malzeme olup, ahşap, telkari ve gümüş gibi materyallerle birlikte kullanılarak özgün tasarımlar ortaya çıkarılmaktadır. Bu maddeyi işleyen kişiler sedefkar olarak tanımlanmaktadır. Sedef kakma ise dayanıklı ahşap malzemenin yüzeyine farklı şekillerde açılan oyuklara, aynı formlarda kesilen sedef parçalarının yerleştirilip yapıştırılmasıyla oluşturulan süsleme tekniğidir.
Sedef kakma sanatı, Osmanlı döneminde büyük bir gelişme göstermiş; özellikle saray mobilyaları ve dini eserlerin süslenmesinde kullanılmıştır. Gaziantep, bu sanatı benimseyerek kendine özgü motifler ve desenlerle geliştirmiştir. Ahşap işlemeciliği ve sedef kakmacılığı, tarih boyunca bölgede yaşayan ustalar tarafından nesilden nesile aktarılmıştır. Osmanlı zanaatkarları tarafından 1XVI ve XVII. yüzyıllarda kullanılan bu teknik, zamanla Gaziantep’te bir meslek haline gelmiştir. Günümüzde de yaşatılmaya devam eden bu meslek, ince el işçiliği gerektiren ve çeşitli aşamadan geçerek oluşan bir sürece sahiptir. Bu süreçler aşağıdaki gibi sıralanabilir:
- Malzeme Seçimi: Ana malzeme olarak ceviz, abanoz ve maun gibi dayanıklı ahşap türleri daha çok tercih edilmektedir. Sedef malzemesi ise istiridye ve midye kabuklarından temin edilmektedir.
- Tasarlama ve Çizim: Üzerine sedef işlenecek olan ahşap yüzeye geleneksel motifler çizilir. Osmanlı, Selçuklu ve Gaziantep’e özgü geometrik ve floral desenler sıkça kullanılmaktadır.
- Oyma İşlemi: Ahşap yüzey, belirlenen desenlere uygun şekilde oyularak sedefin yerleştirileceği bölümler oluşturulur.
- Sedef Kakma: Oyulan kısımlara sedef parçaları yerleştirilir ve sabitlenir. Bu aşamada ustalık gerektiren ince işçilik önem taşımaktadır.
- Zımparalama ve Düzeltme: Yerleştirilen sedef parçalarının yüzeyle bütünleşmesi için ince zımpara ile düzeltme yapılır.
- Cilalama ve Son İşlemler: Ahşap yüzey özel yağlar veya vernik ile cilalanarak parlaklık ve dayanıklılık kazandırılır. Bu aşama, eserin estetik görünümünü artıran önemli bir aşama olarak görülmektedir.
Gaziantep sedef el işlemeciliğinin kullanım alanına bakıldığında hem dekoratif hem de fonksiyonel amaçla kullanıldığı görülmektedir. Genellikle aşağıdaki objelerde daha çok uygulanan bir zanaattır:
- Sandık, ayna ve mücevher kutuları,
- Masa, sehpa, koltuk gibi mobilyalar,
- Silah kabzaları, kılıç kınları, bastonlar,
- Tepsi, çerçeve ve tespih kutuları,
- Kapı süslemeleri, kül tablaları ve rahle gibi dini objeler.
Gaziantep sedef işlemeciliği, Türkiye’nin somut olmayan kültürel miras unsurlarından biri olarak kabul edilmekte olup UNESCO tarafından desteklenen el sanatları arasında değerlendirilmektedir. Usta-çırak ilişkisiyle devam eden bu gelenek, günümüzde Gaziantep’teki atölyelerde yaşatılmakta ve yeni nesillere aktarılmaktadır. Bunun yanı sıra, turistlerin büyük ilgisini çeken bu el sanatı, hediyelik eşya sektörü ve koleksiyonerlere yönelik üretimlerde de önemli bir yer tutmaktadır.
Sedef kakma olarak da bilinen sedef el işlemeciliği, zengin tarihi mirası ve ince işçiliğiyle Türkiye’nin önemli geleneksel sanat dallarından biridir. Sedef kakma sanatı hem sanatsal değeri hem de kültürel kimliği açısından korunması ve sürdürülmesi gereken bir miras olarak değerlendirilmektedir
Referanslar
Aktürk, M. (2016). Gaziantep İlinde Sedef Kakmacılığı. İçinde; Uluslararası Geçmişten Geleceğe Sanat Sempozyumu, Bildiriler Kitabı(ss. 214-231). Çorum.; https://gaziantep.ktb.gov.tr/TR-52299/sedef-kakma-islemeciligi.html (Erişim tarihi: 23.02.2025); https://www.unesco.org.tr/Pages/126/123/UNESCO-Somut-Olmayan-K%C3%BClt%C3%BCrel-Miras-Listeleri, (Erişim tarihi: 24.02.2025); Özdemir, M. ve Yıldırım, Ş. (2016). Gaziantep İlinde Sedef Kakmacılığının İncelenmesi, Akademik Bakış Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler Dergisi, (56): 416-440.